Eski Türklerde su mukaddesti. Cengiz yasasında suya işemek, idam cezasını gerektiren bir büyük suçtu. Cengiz'in uluslarında çamaşır, su ile yıkanmazdı. Kirlenen gömlekler atılır, yenisi giyilirdi. Kazan, tencere sahan gibi kapkacaklar da su ile yıkanmazdı. Otla, toprakla temizlenirdi. Suyun bu kutsiyeti onun içinde yaşayan Yer-su ilahından geliyordu.
Gök, kızıl, ak, kara isimleri eski Türk medeniyetinin manevi renklerinin adlarıdır. Bu manevilik İslamiyet’ten sonra da devam etmiştir. Bugün bile, bu renklerin ikişer ismi olması ve bu isimlerin eskileri manevi kıymetleri, yenileri ise maddi renkleri ifade etmesi, bu iddiamızı teyit eder. Mesela bir siyahi kişiye yüzü siyah, kağıdın rengine beyaz denilir. Bir kabahatli için yüzü kara çıktı der, masum için de yüzü ak çıktı denilir. Yine bunun gibi, Gök Tanrı ve Gök Türk denildiği halde, Mavi Tanrı ve Mavi Türk denilemez. Kızıl Elma kelimesiyle Kırmızı Elma kelimesi arasında da derin bir fark vardır. Bu karşılaştırmadan doğan neticeye göre, eşanlamlı zannettiğimiz bu dört rengin eski isimleri mecazi, yeni adları maddi anlamlara delalet eder. Mecazi manalar: Gök, kızıl, ak, kara. Maddi manalar: Mavi, kırmızı, beyaz, siyah.
Reklam
Totemizm ve Totem
Bir bireyin veya toplumun bir bitki, hayvan veya nesneye akrabalık bağları ile bağlanması ve bağlandığı bu unsur etrafında inanışlar, pratikler ve yasaklar geliştirmesine "totemizm" denmiştir. Çoğunlukla ilkel kabilelerde görülen bu inanıştaki asli unsura "totem" adı verilir. Bu inanca sahip topluluklar, saygı duydukları totemin ataları olduklarına ve bu yüzden ona karşı birtakım kaçınmalara başvurmak gerektiğine inanmışlardır. Toteme gereken saygı gösterildiğinde ve ayinlerle kutsandığında totemin bağlı olduğu insanları koruyacağına dair bir düşünce geliştiğinden totemizmi benimsemiş toplumlarda totemin dini ve sosyal yaşamda ayrıcalıklı bir yeri olmuştur.
Türklük Kavramı Üzerine
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Selçuklular, Türklerin İslâm dünyasına hâkim olmalarına ve yayılmalarına, İslâm medeniyeti ve kavimleri tarihinde yeni bir devir açmalarına âmil olan kavim ve hânedanların adıdır.
Göktürkler hakana "İlterez" yani milleti yaşatan,ili besleyen unvanını verirlerdi. (Orhun Kitabesi)
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.