(...)Müslüman Türk topluluğu, şeriatçıların hükmü altında bulunduğundan; kadın hürriyeti, yaşama serbestliği olmadığı gibi, üniversite ve sivil okulların öğretimi şeriatçıların kontrolünde idi. Meselâ üniversitede yalnız Müslümanlık felsefesi okunur, Batı üniversitelerinde hür düşünüş kaynağı olan dersler verilmez, medreselerde ise müsbet bilgiler hiç okutulmazdı. Şeriatçılar halkın câhilliğine ve taassubuna, istipdat rejimi ise şeriatçılara dayanmakta idi.
Mustafa Kemal, çocukluğunu ve gençliğini o devirde geçirmişti; bu ikizlik ortadan kalkmadıkça, memleketteki Ortaçağ müesseseleri yıkılıp yerlerine tam Batılı müesseseler kurulmadıkça, vatan kurtulsa bile milletin kurtulamayacağına inanmıştı.(...)
İnsan Aşk İçgüdüsünü kendisiyle birlikte getirir. Hz. Âdemin aşk için ağır bir yalnızlık ve çile yaşaması, bize aşkın ilk insanla birlikte var oluğunun işaretini sunmaktadır. Hz. Yusufun da böyle bir macera imtihanından geçmesi, aşk vakıasının bir başka örneğidir. Gerçek şu ki aşk, peygamber ile köleyi birbirinden ayırmamaktadır. Her gönülde bir
Zekânın gelişmesi için mutlaka müşküllerle bilenmesi şarttır. Düşüncenin de ışık olabilmesi, bizi mystifikasyonlardan kurtarabilmesi için yine aşılması zor engellerle karşılaşması lâzımdır. Doğu-Batı tarihi birbirinden çok farklıdır. Bunlar içinde Türk tarihinin yeri ise çok başkadır. Fetihler Türk'ü düşünmek alışkanlığından kurtarmış. Avrupa
Türkçülüğün Doğuşu ve Gelişimi - Rafael Muhammetdin
İncelemeye yazardan başlayalım diyeceğim ama bu pek mümkün değil. Yazarın biyografisini bir kaynaktan buldum lakin karşılaştırmak için başka bir kaynak olmadığından, biyografideki bilgilerin doğruluğunu teyit edemedim. Dolayısıyla, yazar hakkında bilgi vermeden direkt kitabı incelemeye geçelim:
Ve bir şeyi itiraf edeyim, kitaba başlamadan önce