Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ziya Gökalp
Türkiye'de seküler zihniyet Ziya Bey ile başlamadı, daha eskiye gider ve kendisinden sona da devam eder. Ancak ezanın Türkçeleştirilmesi gibi kararlarda "Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, Köylü anlar manasını namazdaki duanin... " dizelerindeki gibi keskin ifadeler kullanan, ibadetlerin anlaşılarak yapılması gerektiğini savunan Ziya Gökalp'in etkisi de yadsinamaz bir gerçektir.
Gökbörü’nün İzinde Gökbörü’nün İzinde Gökbörü’nün İzinde Kadim Türklerin Topraklarında Gökbörü’nün İzinde
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Haney Yaşamalı
Ufuklar aydınlanmaya başlardı yavaş yavaş, arkasından Türkçe ezan okunurdu.
Ilk Türkçe ezan 3 Şubat 1932 gününe rastlayan Kadir Gecesi'nde Ayasofya Camisi'nin minarelerinden okumuştur...
Ziya Gökalp
Bir ülke ki Camiinde Türkçe ezan okunur köylü anlar manasını namazdaki duanın bir ülke gir mektebinde Türkçe Kur'an okunur küçük büyük Herkes bilir buyruğunu Hüda'nın Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın...
[Mustafa Kemal Atatürk'ün] son dileği, Ezan'dan başka ibadetleri de Türkçe yaptırmak ve Türk kafasını Arap kafası köleliğinden kurtarmaktı. Türk Ocağı'na gittiğimiz gün, Kur'ân'ı Türkçe'ye çevirmek konusunu açtı idi. Orada bulunan Kazım Karabekir [şöyle dedi] : - Kur'ân-ı Azimüşşan Türkçe 'ye çevrilemez, Paşa hazretleri. - Niçin çevrilemez efendim? Bu sözünüz, "Kur'ân'ın manası yoktur!" demektir. - Hayır efendim ama, mesela 'Elif-Lam-Mim'... Ne diyeceğiz buna? - Ne demektir 'Elif-Lam-Mim'?! - Meçhul efendim... - Öyle ise karşısına bir sıfır koyar, çevirmeye devam edersiniz. Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?, sh. 47-48, İstanbul, 1966
Sayfa 9
Reklam
şimdi gitmesen diyorum, ortalık çok karışık bir papaz huşu içinde dinliyor kilisede ezan okuyan imamı -buna en çok hahamlar seviniyor- türkçe şarkılar söylüyor ugandalı zenci çocuk salon dindarları sele veriyor gözlerini, kameralara bakarak sen aklımı koru allah'ım bu muhafazakârlar çok yabancı
Sayfa 23
“Her yerde Arapça okunan ezan burada neden Türkçe?” Bu millet anlamadığı lisânı daha çok seviyor desene Yusuf Ziya. “Öyle, savaşı kazandıkta Gazi Paşanın bu savaşı daha zor sanki..”
Demokratlar kendilerini toplumlarını anlayan ve halk için en iyinin ne olduğunu bilen toplumsal mühendisler olarak görüyorlardı ki bu, Kemalist ‘Halk için, halka rağmen’ düsturuyla uyumluydux CHP’nin Türkiye’nin kuruluş yıllarında çok büyük bir hizmet gerçekleştirdiğini ama artık anakronizme düştüğünü, halkla ve ihtiyaçlarıyla temas hâlinde olmadığını düşünüyorlardı. Muhalefetteki CHP’nin, dolayısıyla artık resmî muhalefet rolünü oynayarak Türk ekonomisini ve toplumu Demokrat Parti tarafından dönüştürülürken seyretmesini istiyorlardı. Demokrat Parti’den daha fazla din özgürlüğü isteyerek ayrılan bir hizbin 1948’de kurduğu Millet Partisi’ne gelince, onlar da artık gereksizdi, çünkü DP dinî faaliyetleri serbestleştirecek, Türk halkının manevî ihtiyaçlarını karşılayacak yasalar çıkaracaktı. 16 Haziran 1950’de, iktidara geldikten yaklaşık bir ay sonra, ezanın yeniden Arapça okunmasını mümkün kılan bir yasa çıkardılar, çünkü ezan Haziran 1941’den beri Türkçe okunmaktaydı. Demokratlar ayrıca anyasa metninin dilini de Osmanlıca’ya yaklaştırarak Atatürk döneminin güncellenmiş Türkçe’sinden uzağa çektiler ve Türkiye’nin Osmanlı geçmişiyle yakınlaşmaya başladılar. Hâkim olmaya başlayan Soğuk Savaş ve anti-komünizm havasında, soldaki tüm partiler yasadışı ilân edildi, bunların önemli üyeleri ya hapsedildi ya da sürüldü. Komünist bir şair olan Nâzım Hikmet ülkeden kaçıp Sovyet blokunda yaşamak zorunda kalırken, solcu yazar Sabahattin Aki, CHP iktidarının son yıllarında devletin istihbarat birimlerinin içinde olduğu iddia edilen tertip sonucunda bir kaçakçı tarafından öldürüldü.
Sayfa 114 - PdfKitabı okudu
Vatan
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, Köylü anlar manasını namazdaki duanın... Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an okunur, Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın. Ey Türk oğlu; işte senin orasıdır vatanın
Reklam
Tekpartili yıllarda, özellikle de din eğitiminin her kademesinin ortadan kaldırıldığı 30'lu senelerde siyasî merkez dini bütünüyle devredışı bırakmak yerine birbirine paralel olarak iki şey yapmayı denemiştir. Bunlardan biri mevcut din anlayışlarını, mütedeyyinleri, cemaat ve tarikatlar gibi dayanıklı yapıları sıkı bir kontrol altına almak, bastırmak ve dönüştürmek, modern eğitim araçlarıyla, Diyanet'le sistemin içine çekmek için çaba sarfetmektir. Dönüştürülmek istenenler arasında mütedeyyin halkın din anlayışları ve dini yaşama biçimleri, dinî sembolleri de vardır. İkincisi bu sürecin aynı zamanda siyasî merkezin paradoksal olarak kendine göre, kendine uygun bir tür din anlayışını inşa etmesi ve onu tahkim etmesi tarzında işletilmesidir. Bunun için dinde reform diyebileceğimiz bir projenin peşinde koşmuş, yerli ve milli bir din inşa etmeye çalışmıştır. Türkçe ibadet, Türkçe Kur'an, Türkçe ezan, Türkçe hutbe teşebbüsleri yahut Hz. Muhammed'in Türklüğü iddiası, Türk Tarih Tezi'nin içine "Türk"-İslâm düşüncesi unsurlarını ilâve etme projeleri, Yeni Selefilik ve kaynaklara dönüş hareketinin bir yönüyle irtibatlı olarak devlet eliyle Kur'an meâli ve hadis derlemesi çalışmaları, öztürkçecilik/ sadeleşme (dilin, Türkçenin, "yabancı" Arapça ve Farsça kelimelerin atılması üzerinden Müslümanlıkla irtibatlarının zayıflatılması) hareketleri... bu politikanın birer parçasıdır
Sayfa 1000Kitabı okudu
Ezan sesini duyuran Rabbime şükürler olsun
İnsan yurt dışına çıkınca en çok ezan sesini özlüyor. Tabi Türkçe konuşup kolayca iletişim kurmayı da.
arapça ezan hakkında...
Orhan Veli bu kadarla kalmaz ve Yaprak dergisinde de bu yönde, mizahı elden bırakmadığı yazılar yazar: "İlk Demokrat Parti hükümetinin ilk ele aldığı meselelerden biri de bu ezan meselesi oldu. Sebebi meydanda: En mühim iş buydu çünkü. Bir hafta daha Türkçe ezan dinlemeye tahammülümüz kalmamıştı. Ezan hemen Arapça'ya çevrilmese hep birden ölecektik. Ne hayat pahalılığının bir önemi vardı, ne elimizi kolumuzu bağlayan kanunların. Ne köylünün kalkındırılmasını düşünmek gerekiyordu, ne okulları arttırmak, ne yurdu onarmak. İlk üstünde durulacak iş şu, memleketi felakete götürmek üzere olan, ezan işiydi. Demokrat Parti'yi de hemen bu işi halletmesi için iktidara getirmiştik zaten."
240 syf.
·
Puan vermedi
Bugün Arapça ezanın kıymetini biliyormuyuz?
Evet Arapça ezan belli bir süre yasaklandığı onun yerine Türkçe ezan okunduğu sonra bu yasak kaldırıldığını büyüklerimden sağ soldan sadece duymadan biliyordum. Ama meğerse sadece bundan ibaret değilmiş olay. Dahası varmış işkence, hapis cezası, dövme...bütün bunlar ne için? Sadece Arapça ezan okuduklar için. Kitabı okurken üzüldüm kızdım, çaresiz hissetim. Kitabı okuduktan sonra kendimi şunu sordum: Bugün Arapça ezanın kıymetini biliyormuyuz? Allah bu millete bir daha o ezansız günleri yaşatmasın. Amin. Türkce Ezan ve Menderes kitabında 1932 yılında Arapça ezan okumanın yasaklandığı ve Türkçe ezanın okunduğu yıllar sonrasında Adnan Menderesin başbakan seçildikten, 17 Haziran 1950 de yasağı kaldırmasını anlatıyor. Ve bu dönemde yani 18 yıl arasında yaşayanların tecrübeleri, anlatımları, hissleri, düşünceleri, hatıraları barındırıyor. Bu dönemi merak edenler okuyabilirler.
Türkçe Ezan ve Menderes
Türkçe Ezan ve MenderesMustafa Armağan · Timaş Yayınları · 2010269 okunma
arapça ezan hakkındaki görüşü...
S - Ezan Arapça okunmuş, Türkçe okunmuş ya da hiç okunmamış sizce bir fark var mı? O.V. - Suali böyle sorarsanız fark yok. Fakat, Türkçe okunmakta olan ezanı Arapça'ya çevirmenin bir manası, çok kötü bir manası var.
1.063 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.