“KY: Evet ağbey, Kürt’üz. Bizim köy hep öyle.
G: Evde Kürtçe mi konuşursunuz?
KY: Başka ne konuşalım ağbey. Zaten annem başka bir dil bilmez ki?
G: Sen nasıl Türkçe öğrendin.
KY: Devletin okulunda öğrendim ağbey. Sonra da askerde “Ali Okulu”nda iyice benzeterek öğrettiler.
G: Nasıl yani?
KY: Dayakla ağbey. Güzel kaval çalardım, çavuşum kavalı başımda kırdı, “Sen önce şu dilini düzelt, eşekçe mi konuşuyorsun!” dedi.”