Yüz yıl önce akıl, bilim, kültür sanat, hukuk, emek, sevgi saygı, hoşgörü temelleri üstüne inşa edilen rejim, zevksizlik, sakillik, kabalık, görgüsüzlük, arsızlıktan ibaret, sosyolojik enkaza dönüşmüştü. Yüz yıl önce yabancılardan alınarak millileştirilen madenlerimiz, limanlarımız, fabrikalarımız, enerji işletmelerimiz, babalar gibi satılarak,
Gaslighting. Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, dünyada yılın kelimesiydi. ABD'nin en köklü sözlük yayıncısı Merriam-Webster tarafından belirlenmişti. Çünkü, dilbilim dünyasının en saygın adresi kabul edilen Merriam-Webster'ın internet sitesinde, dünya çapında en çok aranan, anlamı en çok merak
Reklam
Mustafa Kemal, Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasını, toplumsal veya etnik huzursuzluğun bastırılması olarak değil, "Türklerin bir mefkûre için ilk savaşı" olarak tanımladı.İsyanı ezmek için kullanılan geniş baskı aygıtı (sıkıyönetim ilanı, umumî bir müfettişliğin kurulması, katliamlar, Kürt dili ve kültürü gibi sembolik kaynakların yasaklanması, sadece ayaklanma liderlerini değil, fakat Kürtlerin tamamını bir bütün olarak aşağılayan karikatürler), artık devlet ile Kürtler arasındaki tahakküm ilişkilerinin, Kürtlüğün sistemli imhasını, marjinalizasyonunu ve aşağılanmasını içereceğini açıkça gösteriyordu.
Mübadele ve Karamanlı Hristiyan Türkler
Lozan’ın ardından gelen mübadele -ki Lozan hükümlerinde yer almamıştır- tamamen Yunanistan’ın aynı günlerde büyük devletlerle anlaşarak yaptığı talebin (baskı da diyebiliriz) sonucudur ve yeni Türkiye devleti bunu kabule zorlanmıştır. Bütün Anadolu’daki Helen nüfus mübadeleye tabi tutulmuştur. Bunların içinde sayıları 100 bini geçen -ki çok önemli bir rakamdır- Karamanlı Rumlar dediğimiz Hristiyan Türkler de yer almaktadır. Bu Cumhuriyet’in o ânı ve geleceği için çok olumsuz bir yaptırımdır. Bunlar da Yunanistan’a gönderilmiştir ve bilhassa bu Karamanlı toplum orada çok büyük sıkıntılar çekerek yaşamak zorunda kalmıştır. Fakat İstanbul, Bozcaada ve İmroz Rumları, tıpkı Batı Trakya Türkleri gibi, etabli, meskûn statüsünde ele alınarak kapsam dışında bırakılmışlardır. (Bu iş halledilmiş midir? Hayır. 1960’tan sonra da bunların içinde Yunan tebaası olanlar Yunanistan’a gönderildiler. Bu durum aile parçalanmasını başlattı ve hatta bir kuşak evveli de gitmek zorunda kalıyordu. İstanbul bu devirde bir anda hızlı bir de Helenizasyon’a uğramıştır.)
Kişinin yıl boyunca kitaba ayırdığı para; Almanya'da 60, İsveç'te 55, Fransa'da 51, ABD'de 50, Japonya'da 48 ve İngiltere'de 45 sterlindir. Bu sıralamayı Hollanda, Avustralya, Kanada, İsviçre, İtalya gibi ülkeler takip ediyor. Türkiye'miz ise 2 sterlin ile 40 sırayı almış. Ülkemizde her 100 kişiden sadece dördünün düzenli kitap okuduğunu ortaya çıkaran araştırma sonuçları üzüntü vericidir. Araştırmalara göre genç nüfusun %70'inin hiç kitap okumadığı ortaya çıkmaktadır. Okullaşma ve okur yazar oranımızla kitap okuma oranımız arasında korkunç uçurumlar vardır. Bunda bir gariplik var demektir.
İnsaf ve merhamet dilenmekle ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun, devletin onur ve bağımsızlığı korunamaz... İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Sayfa 239 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.