İnsanlara yıllarca; domuz, kedi, köpek, at, eşek ölüsüyle beslenen hayvanların etini yedirdiler! ABD'li araştırmacı gazeteci Eric Schlosser, insanın kanını donduracak olayları açıklamıştır. ABD ve Avrupa'da ucuz yem üretmek için yüksek proteinli maddeler yapıldı. Koyun, sığır, kedi ve köpek ölülerinin artıklarından üretilen yemler ineklere yedirildi. Bu olay 1997'ye kadar devam etti. Türkiye 1996'ya kadar yılda ortalama 50 bin ton et ithal etti. Ölü hayvanlarla beslenen ineklerin eti resmî yollarla ülkemize girdi, insanlarımıza yedirildi.
Orgeneral Atilla Ateş
"Dünya siyasi tarihine bakıldığında şu gerçek görül mektedir. Önemli jeo-stratejik geçitlerde oturan ve jeo- politik değeri yüksek coğrafyada yaşayan devletler, daima güçlü olmak zorundadırlar. Eğer bu durumdaki devlet zaafa uğrarsa, onun yerini mutlaka başka bir güç gelir ve doldurur. Ülkemize bu açıdan baktığımızda, İstanbul ve Çanakkale Boğazı gibi jeo-stratejik bir geçide sahip olduğumuzu ve Avrupa-Asya-Afrika Kıraları arasında, jeopolitik değeri yüksek Anadolu Coğrafyası'nda oturduğumuzu görürüz. Bu durum açıkça göstermektedir ki Türkiye için şimdi içinde bulunulan kritik durum çok önemlidir ve bekası ile ilgilidir...Bu coğrafyaya hâkimiyet mutlaka güçlü olmayı gerektirir, aksi takdirde bu boşluk mutlaka doldurulur..."
Reklam
Batı çöküyorsa kim yükseliyor? s 98
Daha genel anlamda Çin''in Batı karşısında ele geçirdiği ekonomik mevziiye bakarak bu durumu Batının alternatifi oluşuyor şeklinde yorumlamak naiflik içeren bir “yükseliş ve düşüş” öyküsü… Ekonomik veriler, gelişmişlik, üretim gibi göstergelere bakıldığında Çin''in önlenemez bir yükseliş çizgisini yakaladığına ikna olabiliriz.
Fakat Mustafa Kemal'in, milletin tarihi yazılırken insanların neye inanmalarını istiyorsa halka onları anlatma işini yüklendiği açıktır. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki seküler Kemalist elit, Genç Türk mirasının varisi sıfatıyla, dine küçümsemeyle bakıp güvensizlik beslediği gibi, her yere sinmiş bir elitizm de sergiledi. Avrupa kökenli
Sayfa 101Kitabı okudu
soru: Türkiye'ye Türkiye adını kim vermiştir?
Türkiye içinde yaşadığımız ülkeye Avrupalı yabancılar tarafından verilmiş bir isimdir. Daha doğrusu bu ülkenin insanları eski adlandırma, isim verme usül ve yollarını terkettikten sonra yani Polonya'ya Lehistan demekten vazgeçtikten sonra kendi ülkelerine Türkiye demeye başlamışlardır. Avrupa kültürü almış bazı eski adamların, Türkiye yerine tıpkı İtalya, İspanya der gibi Türkiya dediklerini işitmiş olmalısınız. Açıkçası Türkiye dediğimiz zaman bir adlandırmayı benimsemiş ve bu adlandırmaya gelen tanımlamayı kabul etmiş oluyoruz.
Gökalp'in modernlik anlayışı ancak medeniyetin yeni karakteri bağlamında anlaşılabilir. Gökalp bu konuda son derece açık bir tavır almıştı: Modern olmak, modern medeniyetin bilimsel ve teknik anlamda en gelişmiş milletleriyle bilimsel olarak eşit hale gelmek demekti. Bunlar da, bütün diğer kültürler gibi, kültürlerinin ait oldukları medeniyet gruplarından ayırt edilmesi gereken Avrupa milletleridir.
İletişim Yayınları 2012 Sayfa: 181
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.