Türkiye'nin durumunda olduğu gibi:)
Devlet yalnızca insan yakıtıyla tutuşup yanan bir sobadır. Yakıt olmazsa bu soba çalışmaz, tıkanır. Ve gerekli olmaktan da çıkar. Ama insanlar devlet olmadan var olamazlar. Kendi kendilerini yakmaya başlarlar. Ateşçiler ise sobaya muhakkak yakıt, odun atmak zorundadır. İşte her şey bu düzenin çalışmasına bağlıdır.
1992 yılında Türkmenistan'da idim. Bir akşam yemeğinde, Türkmenistan Kültür ve Millî Eğitim Bakanlarıyla beraberdim. Bir ara onlara dedim ki: -Ermeniler, Azerbaycan topraklarının %20'sini işgal ettiler. Dünyada, Azerbaycan'a yardımda bulunan tek devlet Türkiye'dir. Türkmenistan olarak siz, neden bu Ermeni saldırısı karşısında
Reklam
"Cengiz Aytmatov'un Selvi Boylum Al Yazmalım adlı romanı, özellikle film uyarlaması ile ülkemizde çok bilinir ve sevilir. Hikayenin sonun kadın Kahraman, eş olarak aşık olduğu erkek yerine, çocuğu olduğu adamdır."
Sayfa 69
Stalin bu işte Çarlık Rusya'nın varisi gibi hareket ediyordu. Türkleri baş düşmanı olarak gören "lider", Türkiye Türkleri ile Sovyet Türklerinin aynı yazıyı kullanmasını büyük tehlike sayıyordu. Kardeş halkların görüşmesine ve ne şekilde olursa olsun yakınlaşmasına engel olmadığı takdirde Pan-Türkizmin kuvvetleneceğinden korkuyordu. Fakat Arap alfabesi yerine hemen Kiril harflerini getirmeyip, 1930 yılından itibaren bir süre Latin yazısını kabul ettirmişti. Arap harfleriyle yazılmış edebi, tarihi, İlmi eserlerin hepsi toplatılıp, bunların dini-gerici kitaplar olduğu ileri sürülerek yakılmıştı.
Sayfa 332Kitabı okudu
İşte akıl almaz bir şiddet örneği daha: Türkiye'nin bir şehrinde edebiyatçıların Salman Rüşdi'yi destekleyen toplantısının yapıldığı otel yakılıyor. Orada sadece toplantıya katılanlar değil normal misafirler de yanarak can vermişti. Televizyoncular bunların hepsini filme almış: Cayır cayır yanan bina, yanan insanlar, bir şeyler yapmaya çalışan itfaiyeciler, bunun yanında ise meydanda coşan kalabalık, kökten dinci gençler... Gençler yangın çıkaranları alkışlıyor, zıplıyor, dans ediyor, yumruklarını havaya kaldırıyor, seviniyor ve bu korkunç olaydan erotik bir zevk alıyor. Gençlerin coşkulu, kinci yüzleri ateşin ölüm dansı ile aydınlanıyor. Ve her şey filme alınıyor. Ama bu bir sinema filmi değil ki...
Sayfa 165 - Nora KitapKitabı okudu
“İşte akıl almaz bir şiddet örneği daha: Türkiye'nin bir şehrinde edebiyatçıların Salman Rüşdi'yi destekleyen toplantısının yapıldığı otel yakılıyor. Orada sadece toplantıya katılanlar değil normal misafirlerde yanarak can vermişti. Televizyoncular bunların hepsini filme almış: cayır cayır yanan bina, yanan insanlar, bir şeyler yapmaya çalışan itfaiyeciler, bunun yanında ise meydanda coşan kalabalık, kökten dinci gençler... Gençler yangın çıkaranları alkışlıyor zıplıyor, dans ediyor, yumruklarını havaya kaldırıyor, seviniyor ve bu korkunç olaydan erotik bir zevk alıyor. Gençlerin coşkulu, kinci yüzleri ateşin ölüm dansı ile aydınlanıyor. Ve her şey filme alınıyor. Ama bu bir sinema filmi değil ki...”
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam