Türkler için her ikisi de olmaz sanırım…
Romalılar ve Yunanlar her zaman Frankların gücüne şüpheyle yaklaşmıştır. Bu yüzden bir Yunan atasözü der ki; “Franktan dost olur ama komşu olmaz (ton Phragkon philon echis, gitona ouk echis)”.
Sayfa 127Kitabı okudu
Türklerin asırlardan beri cephelerde kan dökmekten, şehit olmaktan, askerlik vazifesi ifa etmekten sermaye biriktirmeye fırsat ve vakit bulamadıklarını düşünüyor. Azınlıklar askerlikten muaf oldukları için ticareti, sanayiyi, ithalat ve ihracatı, kısacası para ve sermayeyi ellerinde topladılar, biz Türkler onları savaşlarda koruduk. Azınlıkların ellerindeki sermayeleri korumak için can verdik. Hatta Tanzimat Fermanı bile onların mal ve can emniyetini korumak için ilan olundu. Bizim asırlarca dökülen kanımızla, sonu gelmeyen askerlik emeklerimizle azınlıkların bir kerelik verecekleri vergiyi teraziye koyup hesaplaşsak, bu vergiyi almakta haksız çıkmayız.
Reklam
Almanya 16. Yüzyıl Büyükelçisi Kanuni dönem tespiti
"Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman, gelecekte başımıza gelmesi muhtemel seyleri düşünüp titriyorum. Türkler'in tarafında, tarih boyunca tasavvur edilebilecek orduların en kudretlisi mevcut. İmparatorluğun bitmek tükenmez bilmez kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, devamlı seferlerin tecrübeleri, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık, uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını temsil ediyor. Bizim ordularımızsa fakir,müsrif,mağlubiyetlerden maneviyatını yitirmiş,disiplinsiz,serkeş,sarhoş,sefih, tamahkârdır.Eğer İran ,doğudan Türkiye 'yi daimî şekilde tehdit etmese,Avrupa'nın işi gerçekten bitmişti.Türkler İran'la işlerini bitirdikleri zaman,bizim boğazımıza atılacaklardır.Böyle bir atılmaya karşı ne derece hazırlıksız olduğumuzu düşünüp titriyorum."
Sayfa 294Kitabı okudu
"Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir.Yazılı bir kâğıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar. Yolda yazılı bir kâğıt görünce, alıp bir kenara koyarlar ki, kimse üzerinden geçmesin."
Araplar Kılıçla Orta Asya'ya girdiler.Türkler Kılıçla İslama girmediler
Orta Asya'daki krallar o güne kadar batıdaki Türki kuzenlerinin bölgede zaten yerleşik olduğu gerekçesiyle uzak tut­tukları doğudaki Türki boylara müracaat etmişlerdi. Doğudaki Türkler bunun üzerine her yeri kontrolleri altına almışlardı. 721 'de Orta Asya'nın birçok bölgesinde ayaklanma başlamıştı. Arap idareciler doğudaki bölgelerden hızlıca çıkartılmışlardı. Bu es­nada Pencikent'in idarecisi Divaştiç Araplarla yaptığı barış anlaşmasını feshetmiş ve doğudan gelen Türklerin yardımıyla Arapları toprakların­ dan atmıştı. Arap karşıtı direnişin yeni merkezi bu sefer doğudan gelen Türk­ lerin 730'da yeniden ele geçirdikleri Semerkant olmuştu. Araplar yüz elli sene boyunca kontrol etmeye uğraştıkları kenti geri almak için ye­ niden mücadeleye girişmişler ama Türk ve Soğd güçler tarafından püs­ kürtülmüşlerdi. Bölge sonunda 730'larda sakinleştiğinde Araplar Merv ve Horasan'ın bazı bölgeleri dışında Kuteybe'nin ölümünden sonra ele geçirebildikleri çok az sayıdaki merkezde güvenlik kontrolü uygu­layabiliyorlardı. Dahası Orta Asya, Afganistan ve hatta Horasan'daki varlıkları her an tehdit altındaydı. Tarafsız bir gözle bakıldığında Arap­ların üç çeyrek asır süren mücadelesinin neticesiz kaldığı sonucuna va­rılabilir. İç savaş esnasında Araplar farkında olmadan Orta Asya halkı arasında Arap karşıtlığının yayılmasına sebebiyet vermişlerdi. Bu duru­mun gelecek kuşak için ağır sonuçları olacaktı.
Sayfa 175 - Kronik KitapKitabı okudu
Hainin dili, dini, ırkı olmuyor.
Aydın'da kalan zengin Rum ve Türkler ise anlaşmış ve birbirlerini karşılıklı korumayı kararlaştırmıştı. Bunlardan, Hürriyet ve İtilafçı Avukat İlhami Bey, zengin Rum fabrikatörü Teohari Yorgiyadis, Mihal Barocu ve eşraftan iki Türk'ten oluşan karma heyet, İzmir'e giderek, Yunan işgal komutanından Aydın'ı işgal etmeleri ricasında bulundular.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.