Arnavutluk, yeni kurulan Balkan devletleri arasında en zayıf olanıydı ve Yunanlar ya da Sırplar onu kolaylıkla bünyesine katabilecek durumdaydı. Aubrey Herbert, konu yabancı devletlerin, özellikle de İngiltere'nin desteğini kazanmak olduğunda çok daha iyi bir şekilde organize olabilen bu devletlere karşı mücadele verdi. Kendisine önerilen Arnavutluk tahtını, böyle bir vazifenin maddi gereklerini karşılayamayacağını söyleyerek geri çevirdi. Nitekim Arnavutların birçok erdemleri vardı ama vergi ödemeye istekli olmak bunlara dahil olmadığından yeni kralın ülkeyi yönetmek için kendi parasını kullanması gerekecekti. Aubrey Herbert'in geçmişine baktığımızda, böylesi bir kariyeri teşvik edecek hiçbir bulguya rastlamayız. Tam bir İngiliz olan Herbert, çok köklü ve varlıklı bir aileden geliyordu ve standart Eton ve Oxford eğitimini büyük bir üstünlük ile tamamlamıştı. Abisi Lord Caernarvon, bir Mısır piramidinin derinliklerinde saklı olan Tutankamon'un mezar odasının ortaya çıkarılmasını finanse etmişti ve etkin bir şekilde kullandığı muazzam bağlantıları olan biriydi. 25 yaşındayken İstanbul 'daki İngiliz Sefareti'nin fahri ataşesi olmuş ve bu görevi sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun dört bucağına seyahat edebilmişti. Ön plana çıkmasına sebep olan şey ise Türklerin tarafını tutmasıydı.