İsmail Bey bir milliyetçidir. İsmail Bey mensup olduğu milleti, yalnız Kırımlılar olarak almıyor; "Türk-Tatar" namı ile anılan kavimlerin tamamını kendi milleti sayıyor. Bu cihetle İsmail Bey'i, "Bütün Türkçü" addetmekte hata yoktur. Bu bakımdan denilebilir ki, Gaspıralı İsmail Bey, "Türk Birliği" ülküsünü ortaya atan ve fiiliyata döken ilk Türk ideoloğudur. İsmail Bey, bütün kuvvetiyle gazetesinde kabileciliğin üstünde Türklük ve Türk birliği olduğunu anlatmaya çalışır; Rusya Türkleri'nin, Kırgız, Çuvaş, Sart, Özbek, Tatar... gibi kabilelere ayrılmakla değil, Türklüklerini anlayarak birleşmeleriyle kuvvetli, milli ve medeni bir varlık olabileceklerini her vesile ile izaha ve müdafaaya uğraşırdı.
Sayfa 40 - Birharf Yayıncılık, Ekim 2006 İstanbul, [ISBN: 975-9198-70-3]Kitabı okudu
Regas, Koraes, vb.
Yunan İhtilali öncesinde eylemleriyle isim yapmış Yunanlılar (bu kimseler kendilerine “Romios-Rum”, kimileri “Helen”, kimileri “Grekos-Grek” demişlerdi) Türk tarihçiliğinde hemen hemen bütünüyle bilinmemektedirler. Konu ile ilgili kitaplarda, örneğin Koraes ve Regas’tan, genellikle ya hiç söz edilmemekte, yada söz edildiğinde, -özellikle Regas-
Ulusun değişmezliği
Cumhuriyet tarihçilerinin önemli bir kesimi tarafından Yunan ulusu, yaklaşım, anlayış, ideoloji farkları göstermeyen bir değişmezlik içinde sergilenmektedir. Bu “Yunan ulusu”, ırkçılığı anımsatan bir bütünlük içinde ele alındığından, yüzyıllar öncesinde bir Osmanlı “millet”inin üyeleri olarak kabul edilen bu insanlar arasındaki gelir, meslek,
Çökmedikçe üstümüzde mavi gök Göçmedikçe altımızda yağız yer Durdukça evren uzar gider uzayda Türklük, Atatürk. (Türklük, Atatürk)
Osmanlı-Türk saltanatının İran'la mücadelesi Bizans'tan miras kalmış bir kavga değildir, Sünnîlik ve Şiîlik şeklinde bir Türklük-Acemlik mücadelesi, bir milliyet meselesidir. O devirlerde Türklüğün karşılaştığı en vahim tehlike, bilhassa Safevîlerin azgın bir dereceye çıkardığı Şiîlik olmuştur; bu mezhep Acem harsının ta kendisi idi.
‘Hilafet lâzım! Çünkü Müslümanlık ve Müslümanlar...Türklük lazım...Çünkü Türkler imparatorlukta biricik sağlam dayanak...Garplılık lazım, çünkü çağın hakkından başka türlü gelinemez,’ denildi. Yarın Anadolu harbinden sonra Mustafa Kemal de bunu yaparsa, hangi haklı sebeple yaparsa yapsın büyük bir cinayet işlemiş olur. Gene hiçbir şey değişmez.
Bir ara Sultan II. Abdülhamid imparatorluğun resmî dilinin Arapça yapılması konusunu gündeme getirmiş, Said Paşa (Erzurumlu) ortada Türklük kalmaz diye bu girişimi engellemişti.
Sayfa 171 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.