üzerine yonttuğum iyi niyetler kurbanlar verdiriyor
‪hiç iyi değilim dumanını soluyorum yalnızlığın ‬ ‪bir ihtimale dönüşüyor kalbim, çapalarken adını. ‪rakı abdest gibi boğazıma dökülüyor. ben acının kolunu çekiştiriyorum...‬ ‪ara vermeden solan çiçekler arasında dolaşıyorum, sessizliğimi yutuyor bomboş kalan limanlar.‬ ‪güvertesinde konan kuşları vuruyor en azılı sniperlar(!) ‬ ‪beni sürekli
senin korkularını benim inceliğimi, şükrü erbaş
ayrilik ne biliyor musun?  ne araya yollarin girmesi,  ne kapanan kapilar,  ne yildiz kaymasi gecede,  ne ceplerde tren tarifesi,  ne de turna katari gökte.  insanin içini dökmekten vazgeçmesi ayrilik!  ipi kopmus boncuklar gibi yollara döktügü gözlerini,  birer damla düs kirikligi olarak toplamasi içine.  ardinda dünyalar isiyan camlar
Reklam
Senin Korkularını Benim İnceliğimi
Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi Ne kapanan kapılar Ne yıldız kayması gecede, ne güz Ne ceplerde tren tarifesi Ne de turna katarı gökte İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken Duvarlara
söyle bir kırık hava döneyim turna uçsun içimde
Bütün gün ağzıma dolanan şarkı…
Söyle bir kırık hava döneyim Turna uçsun içimde Ben seni nasıl sarıp nasıl seveyim Hayalimde düşümde
Şükrü ERBAŞ...
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin. Parmaklarını sözüne pınar edememek. Uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması... Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan."
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.