“Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte… İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık.“
Şükrü Erbaş
Etrafında bir dünya dolusu dost varken, yaşam yolunu tek başına yürümeye gerek var mı?
Yaptığın işte potansiyelinin bütünüyle açığa çıkmasını ve elinden gelenin en iyisini mi yapmak istiyorsun?
O halde içinde göreve çağrılmayı bekleyen ejderha arketipinin uyanma vakti gelmiş demektir.
Ailenle ilişkilerinin kuvvetlenmesini, bir arada daha
Cennet Mekan II. Abdülhamid Han Hazretleri'nin hemen hemen her köye gönderilmesini ferman eylediği, Seyyid Abdülhakîm Arvasi Hazretleri'nin; "Miftâh-ul Cennet ilm-i hâlinin yazarı sâlih bir zât imiş. Okuyanlara fâideli olur." buyurduğu, birçok münevverin; "Bu millete bir tek şey lazım, Mızraklı ilmihal okumak" dediği
YouTube kitap kanalımda psikoloji kitaplarına nereden başlayabileceğinizi anlattım: ytbe.one/d2xQVSEUsUU
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazdı. Nasıl mı?
Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. Buradaki okurlara şu soruları sordum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar
Ayrılık; araya giren mesafeler değil, uzaklık değil... Ayrılık nedir biliyor musun?
"Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık." diyor Şükrü Erbaş...
İnsan birbirine bu kadar zarar veriyorken, can
İnsanın Acısını İnsan Alır " kitabı üzerine yapacağımız çevrim içi söyleşiyle bizlerle olacak!
“Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne
Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık.
Kitabı beğendiniz mi? Diğer okurlara tavsiye eder misiniz?
Hmm... Şimdi bilemedim. Yani beğenmesine beğendim de tavsiye konusunda kararsızım. İçindeki bazı cümleler çok güzeldi - tek cümle olarak; alıntı şeklinde. Ama bir bütün olarak, okurken çok güzel dedirtmedi. Bakın yanlış anlaşılmasın hikayeye bir laf etmiyorum ki yaşanmış, gerçek bir hayat hikayesi. Hatta öğrendiğim zaman ağlamıştım. Kitabı okurken de ağlamak isterdim. Bence kitabın daha ilk sayfasında - ön sözünde sonunu söylediği için merak uyandırmadı.
"Atom bombasının yaydığı radyasyon sonucu lösemiye yakalanan Sadako, bombanın atıldığı tarihten 10 yıl sonra öldü."
Buna rağmennn daha iyi bir üslupla , daha güzel bir şekilde olabilirdi. Misal olarak dönem dizilerini, tarih romanlarını diyebiliriz. Sonuçta onların da sonu belli ama kendini izlettiriyor, okutuyor. Kısaca spoilerden öte biraz da yazarın başarısızlığından kaynaklı bence. Okumayın diyemem hatta okuyun. Beklentiniz olmadan okuyun. İsteyenlere pdf olarak gönderebilirim. İyi okumalar.
"Doktor Numata odaya geldi ve elini Sadako’nun alnına koydu. Sadako doktorun, “Şimdi dinlenmen gerek. Yarın daha çok kuş yapabilirsin,” dediğini güçlükle duyabildi.
Ve yarı baygın bir şekilde başını öne eğerek, “Yarın...” diyebildi. Oysa yarın, o kadar uzak görünüyordu ki..."
"Ölürken insanın canı acıyor muydu? Yoksa ölüm, uykuya dalmak gibi bir şey miydi?"