Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"şehir de sorulmakmış meğer kendinden"
ankarayı kendime sordum. ankara bana kendimi sordu. eskitilmiş günlerde küflendik sanki birlikte. gökyüzü kilitlenmiş bir yeryüzünde yaşadım ben. saçlarım hep gitti benden. istanbul bana kendimi sordu. ben istanbulu kendime sormadım. o bana sordu. o beni dinledi. ben onu içimde tartamadım. yaşadıkça birbirimizi ben bir yerler eğildim, dağıldım, serpildim. saçlarımı sevdim. tamam. bazen. evet. oldu bazenlikler. ama sevdim. iki gün önce aradı. ankaradan. hiç kopmuyor bağımız. -başka bir evrende dedik. olurdu bizden. o evren bu evren değil.- ona da dedim. pişman değilim hiçbirinden. iyi ki yaşandı. iyi ki şimdi oldum ben. sürekli bekleyen bir trenim var gibi. ondan ağır geliyor belki yolculuk. seni arama düşüncesi bile bana iyi geldi, iyileştim dedi. ben o an nefes nefeseydim. yetişecek yerim yoktu. ağaçlı yolumda ortaköye yürüyordum. bu anı hatırlamak istiyorum. sakin ses tonunu. konuşmalarımız bana ankarayı hatırlatıyor. ankara yanıma gelip oturuyor. istanbulda koştururken onu hissediyorum. kucaklamak istiyorum. iteliyorum. kayıp bir baba resmini ayraç olarak kullanıyorum. seni çok seviyorum demek istiyorum kalbimde izi olan herkese. bir avuç insanım. benim insanlarım. yüreğimde örtünüyorlar. itelediklerimi kucaklıyorlar bazen. bilmeseler bile. yine de geceleri sevgilerin provası oynanıyor rüyamda. kopamıyorum ankaradan. içimi kemiren odalarda uyanıyorum gündüzleri ordan oraya giderken. en zayıflığımın üzerinden gidiyorum. kendimi ordan tamir ediyorum. acıta acıta. annem beni tutsa. geçmiyor. kendimi tutmaya çabalıyorum. turuncu bir battaniye altında beni saran herkesi unutup kendime sarılmaya çalışıyorum. istanbulu giyinip ankarayı soyunuyorum.
Gün sonu yorgun bi turuncu
Reklam
“Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim.“
Sarıl bana Turuncu, son bir kez...
63
Nedensiz sonuç olmaz sevgili.. Tıpkı sensiz bi' benim olmadığı gibi,
Sayfa 156 - Omca Yayınları
Yazılmış en güzel şiir olabilir mi?
Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va- rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya... Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal- gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım?
Reklam
Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketme ki,sonucu yepyeni bir “ben”e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde…
oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim’
Bütün mevsimler güz, vakitler ikindi Turuncu bir sis inmiş gözlerinin burcuna Durarak ve uzun uzun bakıyor her şeye... Kimseler fikrini sormuyor nicedir Çoktan çıkmış hükmünden çocukları Korkarak basıyor evinde bile yere...
Günlerdir aynı uykuyu uyuyor adam Sistemli bir şekilde gördüğü rüyaları ezberliyor. Uyanınca unutacağından korkuyor ama asla unutmuyor Birazdan gördüm yapacak adam rüyayı
Reklam
Babaannemden masallar
Bir evvel zaman içtim kadehinden Yüzünün aksinde kış oluyordu yüzüm Kestanelerin içine kar yağarken Ben orada çatladım ve öldüm Elinde yelpazeyle uyukluyor babaannem Hiç masal bilmediğinden kendini tekrarlardı Yüzünde gelincikler ve doksanüç harbi Hatırası çatlayan zamanlar serinlerken Ben içtim o masalı su oldum derken göldüm Şimdi sen bu masalın içindesin benimle Ve bulunduğumuz yerin adı oluyor babaannem Avcunda kestaneler güneşleniyor Mevsiminden düşüyor zaman bu hayale gülerken Yahut mevsiminden düştü zaman, ben babaannemi gömdüm
Mükemmel
Sakız pembesi ile ateş kırmızısı, şeftali şerbeti rengiyle parlak tarçın karışımı.Elbette turuncu ve morun tüm tonları.
Sayfa 38 - Bir büyü,bir tılsım kelimeleri gibi ... Harika ve tam benim tarzımda bir cümle.Kitabı okudu
Sonra Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Muammer Aksoy ve daha nicesi hain tuzaklarla katledildi... Türkiye'nin yetiştirdiği, milli, Atatürkçü, anti-emperyalist insanlardı hepsi... Hepsi tam bağımsız Türkiye'ye inanırdı. Amerika ve onun sermayesine karşı durdukları, halka gerçeği anlattıkları için birer birer öldürüldüler. Amerikan emperyalizminin ülkemize dayatmaya çalıştığı siyasi İslam projesinin karşısında dimdik durmaktan kaçınmadılar. Hepsi öleceğini bilerek yürüdü kan emici emperyalizmin üzerine...
Sayfa 30 - Pankuş YayınlarıKitabı okuyor
Uğur Mumcu
Öldürüldüğü gün 24 Ocak 1993... O gün haberlerde söylenenler dün gibi aklımda; paramparça olmuş bedeni, Renault marka eski arabasının tanınmaz duruma gelmiş halı gözlerimin önündedir hâlâ... Ertesi gün, milyondan fazla insanla birlikte, ocak soğuğunda tüm gün ve ağır bir yağmur yağışı altında onu aralıksız gözyaşlarıyla uğurlayışımız aklımda...
Sayfa 26 - Pankuş YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.