Aşk
"Ömrümde hem böyle çelimsiz hem de böylesine güçlü hiçbir şey görmedim ben...Ellerimde bir saz gibi ince ve güçsüz duruyor.İki parmağımla kırabilirim onu, tut ki kırdım, büktüm ne işe yarar ?Bu gözler bana böyle baktıkça?Bu gözlerden dışarı taşan azimli , vahşi, özgür ruh bana böyle meydan okudukça?..."
Mr.Rochester 'ın sözleri nasıl da tanımlıyor Jane Eyre'yi...
Genç, güçsüz, kimsesiz, inançlı, özgür, aşık Jane Eyre...Öyle sevdim ki , her bir karakterle olan konuşmasında sözlerine öyle hak verdim ki ve çok defa "aferin sana be, helal" dedim ki...
19. yy İngilteresinde her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victori dönemini konu edinen kitapta , zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesi anlatılmakta.
Öncelikle kalın bir kitap, uzun soluklu bir macera ama öyle akıcı ve merak uyandırıcı ki sayfa sayısı asla işkence etmiyor, hem olay örgüsü var hem kişilerin hislerini çok güzel yansıtıyor, kitabın son kısımlarında acayip duygulandım, çok hisli diyaloglar var ve gözlerimi yaşartmayı başardı.
Jane Eyre benden tam not alan bir klasik oldu...Şiddetle tavsiye ederim...
Kararlarını kendi veren ,hayatına kalbi ve istekleri doğrultusunda yön veren tüm kadınlara ışık olsun
1984 İncelemesi
George Orwell – 1984
Bugün; hepimizin bir yerlerden illaki duyduğu, en azından Instagram hikayelerinden gözümüze ilişmiş, günümüzde oldukça popüler bir eser olan George Orwell’ın 1984 romanı hakkında bir şeyler karalamak istedim.
Yaptığım gözlemler neticesinde, insaların kafasında “popüler olan bayağıdır.” gibi gerçekdışı bir önyargı olduğunun
Herkese selamlar,
Mutlaka okunması gereken eserlerden biri.Ben beğenerek okudum.Umarım sizlerde beğenirsiniz.
*
Ömrümün kuzey kıyılarından yazıyorum, her bir satırı yaşanmışlık kokan onca cümleyi.
Ne sandın sen dostum?
Kalbimin odalarından seyrediyorum âlemi.
Saçları iki yana örgülü bir hikâyenin içinden geçiyorum şimdi.
İçsel yürüyüşlerin çetelesi elimde…
Tüm savruluşlarımın, dibe vuruşlarımın inadına ümidin çiçeklerini iliklemişim yakama, yürüyorum.
Dilerim ki adımlarım adımlarına eşleşsin.
Dilerim ki satırlarıma denk düşsün niyetin.
Dilerim ki çiçekler açsın kuruyan dallarının en tepesinden.
Dilerim ki baharlar vursun can kenarından çökmüş omuzlarının üzerine.
Dilerim ki ümitsiz yarınlarına merhem olsun sözlerim.
Heybemde biriktirdiklerimle geldim yanına.
Hadi şimdi tut ellerimden, birlikte yürüyelim.
Kahramanımız 15 yaşında ve hasta. Kemik veremi. 1915 yılında geçiyor. Gencin hayata tutunma çabası ve bu süre zarfında başından geçenler, insan ilişkileri, gönül ilişkisi… Böylesine genç birinin böyle bir hastalığa yakalanıp da hayatının ellerinden kayıp gitmesine seyirci olmak hiç de kolay değil.
Doktor doktor gezmesine ve birçok tedavi şekli denenmesine rağmen bacağının durumu hiç de parlak değil. Doktorların moralini yüksek tut, iyi beslen, dinlen demelerinden dolayı Erenköy’deki uzaktan akraba olan Paşa’nın yanına gider. Gönlünü kaptırdığı evin kızı Nüzhet’i ise doktor Ragıp’a vermeleri hastalığını kötü etkilemekten başka bir şeye sebep olmaz! Bunlara katlanamayıp konaktan ayrılır ve doktorun önerdiği uzun ama etkili tedavi yöntemine başlanır. Artık 9. Hariciye Koğuşu onun umut ışığıdır. Bakalım iyileşecek mi?
Kısa ama çok güzel bir otobiyografik roman. Hasta bir insanın psikolojisini okuyucuya çok güzel verebilmiş. Peyami Safa eserin ilk baskısını arkadaşı Nazım Hikmet’e ithaf etmiş. Bilinçli olarak romancının değil roman kahramanının gözlemlerini esas alan ilk Türk romandır. Meraklısına tavsiyemdir.
708 syf.
10/10 puan verdi
Mezarlar bile küsmüş, kadınca ölene!
This is a man's world
(Bu bir erkeğin dünyası)
This is a man's world
(Bu bir erkeğin dünyası)
But it would be nothing
(Ama hiçbir şey olmazdı)
Nothing
(Hiçbir şey olmazdı)
Akıl Karaya Vurdu/Abdurrahim KARAKOÇ
Geçtiğimiz haftalarda Ankara-Bağlum'daki kabrini ziyaret etmiştim, kendisine Allah'tan rahmet dilerim.
Kitap; Dördüncü cemreyi yüreğinde taşıyan şairimiz Abdurrahim KARAKOÇ'un birbirinden güzel yaklaşık yetmiş şiirinden oluşuyor.
Şair, suların akışından şiiri yakalar.
Çiçeklerin kokusundan
