Bu dünya içinde masumiyetin bir karşılığı var.
Çocuk olmak !
Herkes bir kez dahi olsa masum olmuştur.
Ama bizi bizden uzaklaştıran bu adına dünya denilen yerden vazgeçmeyeceğim daha sıkı sarılacağım çünkü o masum çocuklar bu dünyada yaşadı.
Ben demeyi bıraktım çünkü masum bir Aşk'a inandım.
Vazgeçmeyeceğim ve bir sebebe ihtiyacı olanlara, çoğunluğa tutkun, bin hesaba muhtaç olan her şeye, gülümseyeceğim.
Vazgeçmeyeceğim çünkü o masum çocuk yere düştüğünde değil ,vazgeçtiğimde ağlar.
Şimdi arkama yaslanıp adına dünya denilen şu garip ama güzel bazen suskun olan dünyayı.
Asil bir şövalye gibi izleyeceğim.
Her şövalyenin masum bir prensesi olur.
Prensesi prenses, şövalyeyi şövalye yapan birbiri değil o masum ruhudur.
Ve Herkes Ruhuna dönmeye meftun yaşar...
youtu.be/h1mZ2QE5E1g?si=...
Ve dudaklarına izin verdim
Benimkini öpecekler...
razı oldum
kalbimden daha
keçe
zonklayan acı
seninkinde.
Ayrılmak
bu senin tutkun
göğsümü işgal etti
Bilmemek,
senin öpücüğünde,
bırak uçsun
aşkım seninkinin içinde.
Ve sana söyledim...
Çıplak okşamalarım,
yanan dudaklarım.
Aşkım…
“Kaküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına.
Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle.
Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığın boşluklara.