Türkçe güzeldir. Şu "ocağı tütmek" deyimi de öyle. Ocağı tüten her evde "hayat devam ediyor" demektir.
Yankı
Bir mağara, bir kuyu, bir gökyüzü... Bir şey aradı... Sığınabileceği, kaçabileceği yahut varabileceği... İçine sığamadığı vakitlerde gideceği hiçbir yeri yoktu. Dünyaya sığmıyor, kendi içine sızmayı bekliyordu. Elleri başında, çaresiz... Göğsüne sıkışan, düşüncelerden başka neydi? Tüm bunları bilmesem ve hafızamı yitirsem yine aynı sıkışıklığı yaşar mıyım, diye düşünmeden edemiyordu. Suçu her şeyden arındırıp yalnızca hafızaya yormuştu ama hissettiği şey anbean onu yakan bir ateşti. Ateşin nereden geldiğini unutsa bile ateşin varlığını göz ardı edemeyecekti. Çünkü ateşti ve yakardı. Bekledi, bekledi ve ellerini başından göğsüne doğru indirip derin nefesler alarak biraz daha bekledi. Bitmişti yangını, tütmek kalmıştı... Ateş bitince yani sıcaklık geçip her yer soğumaya başlayınca anladı, şikayetçisi olduğu ateşin onu soğuktan koruduğunu. Fakat anlamak, işin çoktan geçtiğine de delildi. Anlamaklar yordu onu. O... Oydu... Herkesten birisi... Pişman olan... Herkes gibi.
Reklam
"tütmek, yanamamaktır..." Oruç Aruoba, Yakın
"Tütmek, yanamamaktır..."
Dilde bir ah yanar Bir yara ki nar içre nar Aşığa cümle alem dar Söze gem vurup tütmek gerek.
Seyyid Mûbtedi
Seyyid Mûbtedi
Duman, alev olamayan ateş öğesidir­. Tütmek, yanamamaktır...
Reklam
137 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.