Yani bu kitap için ne söylenebilir ki. Dayak, işkence, tutsaklık, tecavüz derken okurun ruhunu dağlayan kitaplardan.
Nijerya'da Boko Haram örgütü, devletin başına bela olmuş, müslümanlığı yayma gerekçesiyle köyleri tek tek basarak evleri ateşe vermiş, erkek çocukları militan yapmak için kaçırmış, kız çocuklarına tecavüz etmiş veya onları bir
Biz bu ilerlemeyi, kendimize avutmak için uydurmuşuz. Hayatın ne bir mantığı ne de anlamı vardır. Tutsaklık olmasa ilerleme de olmaz;azınlığın çoğunluk üstünde egemenliği olmazsa insanlık yolda kalır. Hayatı daha rahat hale getirmek isterken onu daha da karmaşık bir hale sokuyoruz ;işimizi azaltmak isterken onu çoğaltıyoruz. Fabrikalar ve makinelerin görevi daha çok ve daha çok makine yapmak içindir.Bu çok saçma bir şey... Gittikçe işçi sayısı artıyor oysa yalnız ,buğday üreticisi köylüye ihtiyacımız var. Ekmek, işte emeğimizin doğadan talep edeceği tek nimet. Ama insanın ihtiyaçları çok, mutlu oldukça daha çok şey arzu ediyor ve özgürlüğü kısıtlanıyor.
Aylarca nereye varacağı belirsiz bir inatla, tutsaklık ve sürgüne karşın, sebatla beklemişler, korku ve umutsuzluğun yıkamadığını ilk umut yerle bir etmeye yetmişti.
“Çünkü istenenleri yapabilmek değildir temelde, özgürlük - yalnızca yapabileceklerini istemek her
nekadar tutsaklık olsa da… Daha çok, yapabilip yapabileceğini bilmeden, istemek; sonucunu bilmeden de, yapmaya girişmektir-tabii ki, böyle bir girişim, çoğunlukla, ‘başarısız’ olacaktır; ya da, en azından, beklenen belirgin bir sonuç olmadığına göre, hiç beklenmedik bir biçimde sonuçlanacaktır.- Ama, işte, tam da özgür olmasını sağlayan özellik değil midir bu?”