Kafka okumak bir başka :) canınız sıkılsa da ruhunuz daralsa da okumaya devam edersiniz. Neden mi? Çünkü,nerede, toplum vicdanını yaralayan bir hadise,nerede çürütülmüş, ağır aksak işleyen bir sistem var ise orada Kafka kalemi var. Daha önce bir çoğumuzun okuduğu dönüşüm kitabında bahsi geçen ; bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak bulan Gregor Samsa'nin kendi dönüşümünü anlatan ama aslında dönemin toplumsal dönüşümünü konu edinen o trajik hikayesinden sonra yine bir sabah uyandığında, hayatı bu defa başka bir şekilde alt üst olmuş olan Josef K. nin akıllara zarar hikayesini; vicdanların kabul etmediği ama aslında kimsenin kimseye sahip çıkamadığı, çürümeye başlayan hukuk sistemine,başkaldırı niteliğinde yazilmis bir modern zaman hukuk eleştirisi okuyacaksınız.
Peki ya sizler! Sizlerinde içinde bulunduğu,kitaplara sayfalar dolusu konu edilen,yaşadığınız bu modern zamanda; sabah gidecek işleri , geçindirecek birer aileleri , koşuşturması gereken hedefleri olan , kendi halinde olan insanlar! Sizler hiç mi suç işlemediniz? Öyleyse okurken dikkat edin! Zira bir sabah eviniz basılabilir ve kendinizi tutuklu bulabilirsiniz!
Dikkatli Olun!
Unutmayın!
"ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR, CAHİLLİK GÜÇTÜR"(!)
DavaFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202153,9bin okunma
Gün Olur Asra Bedel'in sansürlü kısmını ihtiva eden kitabın açılışına ''Bu yerlerde trenler...'' diye başlayınca özlenen birini görmüşçesine gözlerim dolmadı değil...
Tek başına da okunabilir elbette ama önüne Gün Olur Asra Bedel'i koyup bu kitapla devam ederseniz her açıdan daha doyurucu olacağı düşüncesindeyim.
Stalin'i yeterince övmediği için ! Sanırım o basımında bu bölümler çıkarılmış.
Siyasi konjonktür uygun olunca açığa çıkan bu kitap, Cengiz Han'ın ve Akdoğan bakışlı komutan Tansıkbayev'in acımasız hayatlarının ve kurbanlarının çok da iç içe geçmeden ayrı iki öykü gibi anlatılmış halini içeriyor.
Birinin kurbanı dünyanın neredeyse yarısı,diğerinin kurbanı ise hayatını çocuklarına adamış,masum da olsa sistemin ! işlemesi adına sadece sobayı harlı tutacak bir çıradan ibaret olan Öğretmen Abutalip Kuttubayev.
Ortak olansa bu katillerin hırsları için gözünü karartmış,teraziyi şaşırmış derecede gözlerini kan bürümüş olması. 97 No'lu tutuklu ! Abutalip Kuttubayev hakkında,sansürlü kitapta öğrenemediğimiz eksik parçaları tamamlıyoruz üzülerek .
Aytmatov'un kitap sonu bende bıraktığı his : Hırsları uğruna canları,cananları yok eden! insanlara karşı duyduğum öfke oldu...Yazar da sanırım amacına ulaşmış oldu...
Not: Burada da belirteyim Cengiz Aytmatov'un bozkırları ile Farid Farjad'ın kemanı sarı-sıcağın seher yeline kavuşması gibi...Tavsiyedir.
İnanın bana, dinler, ahlak dersi vermeye kalkıştıkları ve birtakım emirler yağdırdıkları andan itibaren yanılırlar. Suçluluğu yaratmak ve cezalandırmak için Tanrı zorunlu değildir. Benzerlerimiz, kendimizin yardımıyla yeterlidir bunun için. Son Yargı’dan söz ediyordunuz. Bırakın da saygıyla güleyim buna. Gözümü kırpmadan bekliyorum onu. Daha kötüsünü tanıdım ben, insanların yargısını. Onlar için hafifletici nedenler yoktur, iyi niyet bile suç olarak düşünülür. Hiç tükürük hücresinden söz edildiğini işittiniz mi, bir halkın dünyanın en büyük halkı olduğunu kanıtlamak için son zamanlarda icat ettiği hücreden? Tutuklunun içinde ayakta durduğu, ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar. Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır. Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar. Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerine kapamasına izin varsa da, yüzünü silemez. Alın size, azizim, bir insan icadı. Bu küçük şaheser için Tanrı’ya ihtiyaçları olmadı insanların. Size büyük bir sır söyleyeceğim, azizim. Son Yargı’yı beklemeyin. Her gün içindeyiz onun.
Gün ağarmamıştır daha. Sokaklarda hâlâ lambalar yanar. İnsanın sahip olduğu her şeyi yitirdiği saatlerdir bunlar. Korkmak bile gelmez elinizden. Öylesine çaresizsinizdir. Tutsaklığı kanıksamış bir tutuklu gibi sürüklenir durursunuz.