sevelim mi olric?... sevmek nedir efendimiz? sevmek vazgeçmektir olric.. vazgeçtiyseniz sevelim efendimiz
- Olric, insan nedir biliyor musun? Ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda “ağaçları koruyun” yazandır.
Reklam
Hayatta 3 yanlışım oldu Olric. -Ne gibi efendimiz ? -Tanıdım, inandım, güvendim. Ama 1 doğrum oldu -O nedir efendimiz ? -Sevmek Olric. Fakat sen de bilirsin ki 3 yanlış 1 doğruyu götürür. -Gidelim efendimiz.
-Olric, insan nedir biliyor musun? Ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda "ağaçları koruyun" yazandır. -Tutunamayanlar, Oğuz Atay
En tehlikeli kelime nedir Olric? -Ama’dır efendim bana göre… -Neden Olric? -Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, Seni seviyorum ama… Gibi.
-Olric, insan nedir biliyor musun? Ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda "ağaçları koruyun" yazandır.
Reklam
-Olric, insan nedir biliyor musun? Ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda "ağaçları koruyun" yazandır. Oğuz Atay Tutunamayanlar
Bir insanı, diğerinden ayıran hususiyet nedir? Dış şartlar mı? Olamaz. Nedir o halde? Kazanç ve kayıp hakkındaki telâkkisidir. Tutunamayanlar, Oğuz Atay 💙
Bir insanı, diğerinden ayıran hususiyet nedir?
Sayfa 62
“Dün” kelimesiyle ne demek isteniyor “Bugün” ve “Yarın”ı ona bağlayan nedir?
Reklam
Bir insanı, diğerinden ayıran hususiyet nedir? Dış şartlar mı? Olamaz. Nedir o halde? Kazanç ve kayıp hakkındaki telâkkisidir.
-Hayatta üç yanlışım oldu Olric. -Ne gibi efendim? -Tanıdım, inandım, güvendim. Ama bir doğrum oldu. -O nedir efendimiz? -Sevdim Olric. Fakat sende bilirsin ki üç yanlış bir doğruyu götürür.
En tehlikeli kelime nedir Olriç? -“Ama”dır efendim bana göre. -Neden Olriç? -Önceden söylenen her cümleyi öldürür! Mesela, ‘seni seviyorum ama…” gibi.
Bu acelemiz nedir Olric? İnsanlardan, bütün insanlardan kaçıyor muyuz yoksa?
Sayfa 67 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Tahsisat, derler. Nasıl bir şeydir bu tahsisat; bilinmez. Kimse bu güne kadar yüzünü görmemiştir tahsisatın. Tahsisat yüzü görmüyoruz, derler. Bu sözden biliyorum bir yüzü olması gerektiğini. Aslında çok yüzsüzdür bu tahsisat. O kadar yazılır, çizilir: tahsisat istenir. Bana mısın demez. Uzun süre gelmez. Tahsisat yok derler. Sonra, tahsisat geldi derler. Gene kimse görmez tahsisatı. Bir de bakarsınız tahsisat bitmiş, işler bitmeden. Tahsisat olsaydı diye dövünürler. Tahsisat olmadan nasıl icraat olur? İşte bir soyut kavram daha. İcraat. Mesela, içindeki bulanık suda, kırmızı olduklarını tahmin ettiğim balıkların yüzdüğü şu havuz bir icraattır. Hükümet meydanında görülen beyaz boyalı, buzlucamlı fenerler icraattır. Tahsisat, verilir; icraat, yapılır. Ayrı ayrı fiillerdir bunlar. Yazıyı merkeze gönderen memura soruyoruz: tahsisat nedir? Hayretle yüzümüze bakıyor: Ankara’dan gelir, diyor. İstediğimiz cevabı alamadan üzülerek ayrılıyoruz. Hükümet Konağı eski bir bina Olric.
Sayfa 62 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.