"Kocan Kadar Konuş" önce filmini izlediğim sayılı kitaplardan... Gerçi bu benim için dezavantaj oldu ama o ayrı mesele... Kitap filme bu kadar iyi uyarlanmış olunca -bence yazar bu konuda inanılmaz şanslı ;)- filmi tekrar izliyormuş gibi oldum. O yüzden bazı yerleri beni sıktı. Filmin benim için iyi yönü kitabı okurken karakterler gözümde hayat bulmuş oldu, sahneler gözümün önüne geldi falan...
Evettt bahsedildiği kadar eğlenceliydi. Evett kabul ediyorum çoğu sahne çok komikti ama benim için o kadar abartılacak seviyede değildi açıkçası... Tam yaz aylarında okunmalık bir kitap... Tatile gidemediğim için benim deniz, güneş ve kitabım üçlememde yer alamasa da yolculuk esnasında bana arkadaşlık etmiş oldu. Ama kitap sadecee okurlara keyif ve eğlence verme üzerine kurulmuş sanki... Sinan ve Efsun'un o unutulmaz aşkından zerre bir şey anlamadım ve hissetmedim de... Öyle lay lay lom okudum yani, aşk manasında kitap bana hiçbir şey geçiremedi. Efsun desen, benim için kitap aslında tam kıvamında başlamıştı sonrasında kız acaip bir şeye dönüştü. Bu derecede olmaz yahuu, yeter yapma artık Efsun demekten dilimde tüy bitti. Bir yerden sonra bile bile lades demesi bunalttı beni artık... İzlerken yine katlanıyorsun da okurken çok zor! Zaten sonu desek ne alakaydı anlamadım. Zaten adama evlilik muhabbetinden gınağı gelmiş o konuşma da nerden çıktı öyle... Bu arada Murat Yıldırım olmasa Sinan'ı da pek sevemedim ya neysee ;) Umarım 2. kitap daha iyidir. herkese iyi okumalar :)