“O zamanlar, bir takvime baktığımda sık sık zamanın coğrafyasında kaybolduğunu ama yine de bunu umursamadığını düşünürdüm. Çok geçmeden kendimi de onun gibi bulacağımdan pek haberim yoktu.”
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı.”
Roman, ressam olan Basil’in insanları kendine güzelliğiyle hayran bırakan genç Dorian Gray’in portresini çizmesiyle başlıyor. Bu sayede Dorian Gray, ressam Basil’in arkadaşı olan Lord Henry’le tanışır. Lord Henry ile tanıştıktan sonra Dorian Gray kendini keşfetmesininin keyifli hikayesi ile estetizmi ve hedonizmi yansıtmıştır.
Güzelliğiyle şiire ve sanata benzetilen Dorian Gray, toplumun düşüncelerini ve basmakalıp duygularını betimleyen Basil’in etkisinden çıkıp Lord Henry’nin sanat, sanat içindir sen de kendin içinsin gibi düşünceleriyle -kişiye göre hedonizm olduğu kadar sanata göre estetizm- Gray hayatının diğer ve onun için yaşamın anlamı olan tarafını bulduğunu düşünüyor.
Toplumsal ahlak konusu ise sadece ahlakla kalmıyor insanın ve sanatın toplum için bir şeyleri zorunda olarak yapması insanın ve sanatın ruhunu içten içe bitirdiği şahsi fikrimce çok güzel eleştirilmiş.
Sürükleyici, okunması basit ve oldukça keyifli bir kitap. Gray kendi hayatını, zevklerini, duygularını ve düşüncelerini eleştirirken kişilerin ve toplumun etkisinde kalışını görürken okurun kendini sorgulatmasını sağlayacaktır. Okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum.
“Bizi en zorlu biçimde kendine köle eden tutkular kökenleri bakımından kendimizi aldattığımız tutkulardı. Bizim en zayıf dürtülerimiz niteliklerini bildiklerimizdi.”
“Kaldı ki, bireyciliğin, gerçekten, daha üstün bir amacı var. Bugünkü ahlak insanın kendi çağının örneğini benimsemekten başka bir şey değil. Bence çağının örneğini benimsemek aydın bir kişi için en büyük ahlaksızlıktır.”