Büyülü Ceket
Giyim kuşam zarifliğine değer vermekle beraber, hemcinslerimin üzerindeki elbiselerin dikimindeki kusursuzluk derecesine hiç aldırış etmem çok kere. Ama bir akşam, Milano’da özel bir toplantıda tanıştığım kırk yaşlarında görünen bir adam, sırtındaki elbisenin pürüzsüzlüğü ve kesilişindeki mutlak güzellikle gerçekten göz alıyordu. Bilmiyorum
Hazret-i İsa İle İki Kişi
Bigün Hazret-i İsa ile bir estetik cerrahi operatörü, bir de otomobil tamircisi, bir gazinoda oturuyorlardı. Hazret-i İsa, onlara din telkinlerinde bulunuyordu. Konuşma sırasında otomobil tamircisi, Hazret-i İsa'ya, - Ey büyük öğretmen! İnsanlara iyilik etmek için içimde bir ateşli istek var. Ne yolda iyilik edebilirim?.. diye sordu.
Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Yaşayan ve düşünebilen bütün varlıklar içinde en acınacak halde olanı biz kadınlarız. Önce açık arttırmaya girercesine kendi paramızla bi koca bedenimize bir efendi satın alırız. Kötülük üstüne daha da beter bi kötülüktür bu yaptığımız. Aldığımız adam iyi mi kötü mü tamamen şansa kalır. Boşanmak, kadının kusuru gibi görünüt hayır diyemez hiç kocasına. Başka bir ortamda farklı geleneklerle karşılaşan, erkeğine nasıl davranması gerektiğini babasının evinde öğrenemeyen kadın is kahin olsa yeridir. Büyük zahmetlere katlanarak bunu başarır, kocamıza evlilik bağlarınım baskısını hissettirmezsek ne mutlu bize, başaramazsak ölsek evladır. Oysa erkek eşiyle birlikte yaşamaktan sıkıldı mı bir arkadaşının ya da bir yaşıtının yanına giderek dışarı çıkıp ruhunu dinlendirebilir. Kadınlar ise tek bir kişiye yöneltmeli dikkatlerini. Bizim evimizde güya tehlikelerden uzak yaşadığımızı oysa kendilerinin ellerinde silahlarla savaştıklarını söylerler. Büyük yanlışları var! Bir kez doğuracağıma üç savaşta savaşmayı yeğlerdim. Ama bu sözlerin anlamları bile senin ve benim için farklı. Burası senin kentin babaevin var dostların var yaşayabiliyorsun hayatın güzelliklerini. Oysa ben yapayalnız ve vatansızım yaban elden getirilmiş bir ganimetmişim gibi kocam beni küçük düşürüyor. "Hala hepsinin geçerli olduğu bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki..."
Bir gün oğlunu sesledi: “Benim ömrüm azalmıştır, oğul! Benim sana vasiyetim şudur ki baba mesleğini bırakma. Sana iyilik de kötülük de, ün de şan da, baba mesleğinden gelecektir. Ölüm de yaşamak da baba mesleğinden gelecektir. Bu topraklar bir daha ihya olamaz. Bu bizim topraklar çürüdü. Kendine git daha güzel bir diyar bul, orada daha güzel atlar yetiştir. Kula kul olma, kulun emrine girme. Girersen, bil ki başına büyük belalar gelecektir. Kendi başına buyruk ol. Dünyayı güzel atlarla donatmaya devam et.” Yusuf: “Emrin baş üstüne baba. Başım üstüne. Kendi başıma buyruk olacağım, dünyayı güzel atlarla donatacağım,” dedi, babasına söz verdi.
Yeşil Renkli Namus Gazı Operası -Aziz Nesin
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
Hele namus meselesi olunca, kimsenin aklına silahtan başka bir sey gelmiyor. Rahmetli komşumuzu hiç unutamadık, öz ağabeyi vurmuştu. Komşumuz Hasan çok çapkın bir adamdı, yakışıklı, yiğit, uzun boylu, fidan gibi. Dindar abisi ona çok kızdı, tehdit etti, günah, harama uçkur çözme diye; karısını sıkı sıkı tembihledi, bu adam gece gelmezse haber ver
Reklam
Üç kötülük üstüne
Şehvet, egemenlik Tutkusu ve bencillik! Bunlar, şimdiye dek en çok ilenilmiş, adı kötüye çıkmış ve kara çalınmış üç şeydir.
Sayfa 196 - Akvaryum YayıneviKitabı okudu
Harabesinin üzerinde, onu farklı boyutlarda zedelemiş üç türlü hasar ayırt edilebilir: önce, yüzeyinin orasında burasında belli belirsiz oyuklar açan ve her tarafını paslandıran zaman; ardından siyasal ve dinsel devrimler ki, doğaları gereği kör ve öfkeli olduklarından, paldır küldür üstüne çullanarak heykel ve oymalardan oluşan zengin giysilerini parçaladılar, vitraylı pencerelerini kırıp döktüler, arabesk süsler ve figürcüklerden gerdanlıklarını kopardılar, kâh piskopos serpuşları kâh taçları yüzünden heykellerini yerlerinden söktüler; nihayet, gittikçe daha da gülünçleşip ahmaklaşan ve Rönesans’ın kargaşalı ve şaşaalı sapkınlıklarından itibaren mimarlığın kaçınılmaz gerileyişi içinde birbirini izleyen modalar. Modalar, devrimlerden daha çok kötülük yaptı. Eserlerin etine bıçak vurdular, sanatın iskeletine saldırdılar, hem biçim hem simge, hem mantı hem güzellik anlamında binayı kestiler, biçtiler, dağıttılar, öldürdüler. Sonra akıllarınca yeniden yaptılar: Hiç olmazsa zaman ve devrimler böyle bir iddiada bulunmamışlardı!
Epub
143 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.