Tümüyle dinsel kültürlere bağlı insanlar sekiz yaşında bir çocuğa benzetilebilirler; bu yaşta bir çocuk babasının yardımını gereksinir ama öte yandan babasının öğüt ve ilkelerini kendi yaşamında uygulamaya başlamıştır. Çağdaş insansa üç yaşında bir çocuk konumundadır. Ancak gereksinim duyduğu an "baba" diye bağırır. Gereksinimi yoksa eğer oyununa dalıp gider.
Yaşlandığında, ondan öğüt isteyenlere sadece üç cümle söylemiş:
Kendini başkalarından bilme!
Başkalarının övgüsüyle sevinen, başkalarının yergisiyle de yıkılır!
Kendine uğramadan gitme bu dünyadan!
MAC : Şu dünyada öğütlerden geçilmez: "Aman günah, ayıp, kötü, yanlış!" Karnın açsa kuru öğüt çekilmez Önce doyur da ardından konuş. Nedense hep size göbek, bize ahlak. Unutma, kulak ver de dinle bak, ister böyle düşün, ister başka türlü: Önce ekmek gelir, ardından ahlak! Dünya nimetleri bir koca etmek, yoksullara da birer lokma gerek.
BiR SES : (Perde arkasından) İnsan neyle yaşar?
MAC
İnsan neyle yaşar? Ezmektir işin; insanı vurup, soyup, dövüp gırtlaklamak!
Bu dünyada rahat yaşamak için: Şart insana insanlıktan çıkmak!
KORO
İnsan bu gerçekten kaçınamaz: Kötülük yapmadan yaşanamaz!
Tümüyle dinsel kültürlere bağlı insanlar sekiz yaşında bir çocuğa benzetilebilirler; bu yaşta bir çocuk babasının yardımını gereksinir ama öte yandan babasının öğüt ve ilkelerini kendi yaşamında uygulamaya başlamıştır. Çağdaş insansa üç yaşında bir çocuk konumundadır. Ancak gereksinim duyduğu an "baba" diye bağırır. Gereksinimi yoksa eğer oyununa dalıp gider.
Merhabalar
Sizlere kasım ayı içerisinde #kaybolanbaharımıngüncesi eseriyle tanıdığım kalemini keyifle okuduğum @zeynepkarrr #üçaylargüncesi ile geldim.
Yazarımızın küçüklükten beri yazmaya olan tutkusu satırların akıcılığı ile size geçiyor, kendi içinde yaşadığı o "an"da olma gayreti ilk kitabının konusuna hakim olmuştu, sizlere
Öncelikle kitaptan beklentilerimin çok fazla olduğunu ama yeterince verim alamadığımı söylemek isterim. Muazzez hanımın bize verdiği kaynaklar ne kadar doğru olsa da üslubu yüzünden çoğu şey itici gelebiliyor oldukça taraflı yazmış. Tabi bu yazdıklarının yanlış olduğunu göstermez. Kitaba geçmeden önce kitabı okuyan çoğu kişinin de inandıkları şey
Selamlar
@o.karagul.o kaleminden #bircumagünüâhi
Bu kitap; hayatın anlamını kuvvetlendirmek amacıyla kaleme alındı.
Kitabın yazımında; Mevlana Hazretleri'nin, "Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım" sözü; öğüt alındı.
#çünküyenişeylersöylemeklazım
Ey Esrarlı Kitap!
Ben seni üç kere okumam gerektiğini anladım
Birinciye okudum, anlamadığımı anladım
İkinciye okudum, bir daha okumam gerektiğini anladım
Üçüncüye okudum, neden üç kere okumam gerektiğini anladım
Kitabımız iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde yazarımızla yolları kesişen Ferit adlı bir gencin sevda hikayesini okuyoruz. Ama o nasıl bir teslim oluş,o nasıl bir masum sevgi yüreğinizi burkacak. Yazarımız demiş ki Ferit için " Allah'a yemin olsun; O'ndan duyduğum en önemsiz şeyleri, başkasından duyduğum önemli şeylere değişmem ben."
Ferit Malatya'da ismine Âhi dediği bir büyüğün gönül ocağında pişmiş. Hep gönlünü Âhi'ye açarmış,ondan bahsederken gözlerinin ışığı artarmış.
Aşkını Âhi'nin telkinleriyle avutmuş.
Ruhunuzu doyuracak, inanın her sorunuza cevap bulacağınız bir kitap olmuş.Kitabın altını çizmeden geçtiğim bir sayfası yoktu.Sizi iyi hissettirecek. Kesinlikle okuyun, okutturun..
İkinci bölümde Ferit'in Âhi'den yaptığı derlemeleri okuyoruz. Onları da burda alıntı olarak bolca paylaştım.
Bir Cuma Günü ÂhiOğuzhan Karagül · Önemli Kitap Yayınları · 202092 okunma
Tâbiînden İmâm Şa‘bî (rah.) şöyle nakletti:
Adamın biri küçük bir kuş yakaladı. Kuş, “Şimdi bana ne yapmak istiyorsun?” diye sordu. Adam, “Kesip yiyeceğim.” dedi. Kuş:
“Ben, senin ne et ihtiyacını giderebilirim ne de karnını doyurabilirim. Bunun yerine sana üç öğüt vereyim ki; bunlar senin için, beni yemenden daha hayırlıdır. Ancak bunlardan birini senin elindeyken, diğerini bir dala konduktan sonra, sonuncusunu da daldan yükseldiğimde söylerim.” dedi. Adam, “Söyle bakalım.” deyince, kuş:
“Elinden kaçırdığın dünyalık şeyin hasretini çekme!” dedi ve adam kuşu bıraktı, “Hadi ikincisini söyle.” dedi. Kuş, dala konunca:
“Olması imkânsız bir şeyin olacağına inanma!” dedi ve daldan uçtu. Bu esnada da:
“Ey bedbaht! Beni kesseydin, karnımdan, her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci çıkaracaktın.” dedi. Kuş bunu der demez adam hayıflanmaya başladı ve “Hadi üçüncüyü de söyle.” dedi. Kuş:
“Sen daha şimdiden iki öğüdümü unuttun. Üçüncüyü söylesem neye yarar! Sana demedim mi? Elde edemediğin dünyalık şeyin hasretini çekme, olması imkânsız bir şeyi de olacak diye bekleme! Ben; gövdem, kanadım ve kemiklerimle yirmi miskal gelmem. Yirmi miskal ağırlığında iki inci, karnımda nasıl olabilir?” dedi ve uçup gitti.
İşte bu, âdemoğlunun ne kadar tamahkâr (açgözlü) olduğuna bir misaldir. Tamahkâr olmak, insanı, hakikati görmekten meneder. Hattâ olmayacak bir şeyi, olacakmış gibi gösterir.
Mutluluk kolay değil. İçimizde bulmak çok zor, başka yerde bulmak ise imkansızdır..
merhaba kitap dostlarım
Size sadece 50 sayfa olan ama etkisi çok derinden olan bir kitabı anlatacağım.Yazarımız kötümser,postmodern bir yazar. Hayatı katlanılması atlatılması gereken bir süreç olarak görüyor.Bu hayatı yaşarken nasıl mutlu oluruz? Nelerden kaçınmalı ve nasıl düşünmeliyiz?Kişiliğimizdeki iyi ve kötü yanlar nelerdir?Bu gibi soruları düşünüp cevap bulabiliyoruz.kitapta başlık olarak 45 tane hayat kuralı var.ve emin olun bazıları tokat etkisi yaratıyorözetle mutlu bir hayat için kişiliğimizi geliştirmeliyiz. Sürekli bir amacımız olmalı kendimizi geliştirmeliyiz.Bakış açımızı herşeyin olabilme ihtimaline göre ayarlayabilmeliyiz.Zenginlik ve maddi hayat bizi tam bir mutluluğa ulaştıramaz.büyük tutkularla uç noktadaki duygularda yaşamaktan kaçınmalıyız.insan acı vermeyenin peşindedir herzaman.Ancak mutluluk geçici acı gerçektir.Acı çekmeyi de kabullenmeliyiz.”anda” kalmalıyız.yaşlılıkta öğrenme konuşma ihtiyacı artar.yaşlıların sanata yönelmesi faydalıdır…
bunlar gibi mutlulukla ilgili bir çok fikir ve öğüt bulunmaktadır.kitabı mutlaka okuyup yorum yapmanızı bekliyorum keyifli okumlar
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Edebiyatı’nın vazgeçilmez isimlerinden biridir. Eserleriyle edebiyatımızda bir mihenk taşı oluşturmuştur. Öne çıkan en güçlü özelliği ise, ortaya koyduğu eserleriyle adeta dile ve kavramlara yeni bir boyut kazandırmasıdır. Kendi tabiri ile o, dilin kapısından içeri girmiştir. Sahip olduğu miras ile derin bir geçmişe