Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Deli Kurt'ta Şahıs Kadrosu: Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Deli Kurt'un asıl şahıs kadrosu kurmaca kişiliklerden oluşur. Baş kahraman, asıl adı Murad olan fakat Deli Kurt olarak tanınan meçhul şehzadedir. Deli Kurt'u yetiştiren Çakır, Deli Kurt'un âşık olduğu Gökçen Kız da romanın önemli kurmaca kişiliklerindendir. Eserdeki
Günümüz Şair ve Şiir Anlayışı
İrili ufaklı yüzlerce farklı yayınevinden binlerce şiir kitabı basılıyor her yıl. Edebiyatımızın hiçbir döneminde bu kadar çok dergi basılmadı! Hiçbir döneminde "ben şairim" diyen insan sayısı bu kadar çok olmadı! Burada tabii gelişen basım teknolojisinin ve internetin payı büyük. Ancak yine de üç beş şiir yazıp kendi parasıyla bastıran herkes instagram veya twitter profiline 'şair' kimliğini ilave etmekten hicap duymuyor. Asıl kaygı duyulması gereken nokta, bu olmalı sanırım. 'şair' ve 'şiir' kavramlarının içi boşaltılmış, bu kavramlar yerlere serilmiş, itibarsızlaştırılmış durumda. Aslında burada günümüz şiirindeki çeşitlilik ve üretim bolluğuna bir övgü de yapılabilirdi; oysa bu şiirler poetik unsurlardan o derece uzak ki kanımca bu şiirlerin Posta Gazetesi günün şiiri bölümlerinde basılmaları gerekirdi!
Reklam
Hep uçlarda gezinmiştir: Necatigil onun için "şiirimizin uç beyi" der. Kendi de doğrular bunu: "Bugün Ahmet Haşim'e baktığımızda şiirini sınır dışı savaşlarla kazandığını görüyoruz. Çağının şiiri neredeyse ordan bakmış, ona en doğru kılığı öyle biçmiştir. Kendi ülkesinde şiiri bugün de yalnızlık savaşı vermektedir. Benim Ahmet Haşim'le paylaştıklarımın başında bu yalnızlık hep vardır. Vardır çünkü ben kendime Ahmet Haşim'i ta baştan örnek bir şair diye seçtim, bu bugün de böyle. Ahmet Haşim'i bir yana bırakırsak, benim kaynağım da sınırdışı alanlarda olmuştur. Şiir, uçları görmeden, uçlarla savaşa girmeden yazılamaz." ("Gelenek mi? Gelenek Benim!", Suna Akın'la söyleşi, Hürriyet Gösteri, Şubat 1994; Kanatlı At, 1994)
Sayfa 20 - YKY
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Alper Tuğrul Amca'nın profiline girince, "Beğenme yanlışlıkla," dedi Sedef. "Sen beğenmişsin zaten baksana," dedi Alper terslenerek ve profili inceledi. Üç fotoğraftan birinde elinde rakı vardı Tuğrul Amca'nın; bunlardan birinin altında, "Biz içeriz bize yoktur vebali," yazıyordu. Fonunda Can Yücel olan bazı fotoğrafların üzerinde şaire atfedilen sözler yazılıydı. "Konuşmayı severim ama herkesle değil," demişti görünüşe göre şair. "Hayatta olsa bunların ağzına sıçan bir şiir de yazardı," diye düşündü Alper incelemeye devam ederken. "Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Can Yücel" yazıyordu son paylaştığı fotoğrafta da. Yakından özensizce çekilmiş çiçek fotoğraflarını, muhalefet yapacağım derken ırkçılaşan paylaşımları hızlıca geçip telefonu Sedef'e geri verirken, "Yavşak! Kart zampara! Küba'ya gidenlerle devrime ucuz tükenmezkalem gönderen azgın teke..." diye alçak sesle öfke kustu Alper. Sedef yapay bir kahkaha attı. "Ya ne alâkası var?" "Resmen yazmış işte... Oha taşakları büzüşmüş hâlâ torunu yaşında kızlara yürüyor..." "Yok ya ayıp deme öyle. Annemin kuzeninin kocası..." diyerek adamı savunmaya geçti Sedef fısıltıyla.
Sayfa 188 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Alper, vapurda otobüste yanındakinin gazetesini okuyanlar gibi bakışını Sedef'in ekranına dikmişti. Sedef, "Tuğrul Amca ya," dedi telefonu rahat görmesi için Alper'e uzatıp. Profil fotoğrafından anlaşıldığı kadarıyla, kafasının yanlarında ve arkasında kalmış birkaç tutam kır saçı favorilerinden sakallarıyla birleştirip bir
Sayfa 188 - Sözler: Ağıtlar işlemiyor öyle bir kara büyüKitabı okudu
Reklam
Kötü Şair Dilekçesi
Sayın dekan Antropoloji yıllığına beni niye almıyorsunuz Yeni bir insan türü bulundu diye Aynalara resmimi yapıştırdım Her sabah bakıyorum Ağzım var gözlerim var Rüzgarlı bir sokak gibi uğuldayan aklım İsterseniz yüreğimin Fotokopisini almanıza bile izin verebilirim Yeter ki tarihe geçsin adım İki üç harfini atsanız da olur Sizden biricik İstirhamım budur Saygılarımla arz ederim efendim İmza. Adres. Pul.
Sayfa 70 - Kırmızı Kedi Yayınevi, Birinci Basım: Şubat 2015, İstanbulKitabı okudu
Harika!
Başka deyişle bu felsefenin kozmogonileri, daha önceki mitlerin bir ye­niden ele alınması ve devam ettirilmesinden başka bir şey değildir. Bu dönemde kendini gösteren doğa filozofunun kendisi de daha önceki dönemde varolan kahin-şair-peygamber tipinin devamından başka bir şey değildir.Bu bağlamda olmak üzere Cornford Yunan entelektüel tarihi­nin başlangıçlarında ortaya çıkan ve kişiliklerinde aynı zamanda esin­lenmiş peygamber, şair, müzisyen, kahin, sihirbaz çizgilerini birleşti­ren, benzerine çağımızda Kuzey Asya topluluklarında rastlanan bir tür insanın, daha sonra şair, kahin ve bilge olarak üç ayrı insan tipine ay­rıştığını, filozofun işte bu üçüncü tipi temsil ettiğini söylemektedir. Bu üç tip arasındaki ilişkilerin Yunan entelektüel tarihi boyunca bazen uz­laşma, daha çoğu zaman ise bir çatışma şeklinde cereyan ettiğini dü­şünmektedir. Bu bağlamda olmak üzere şairin geçmiş, kahinin gelecek, filozofun ise zaman-dışı olanı konu alması bakımından aralarında bir işbölümünden bahsedilmesi mümkün olmakla birlikte, onların zaman zaman birbirlerinin alanlarına girmiş ve problemleriyle ilgilenmiş ol­dukları da ortaya çıkmaktadır. Bu arada filozof zaman-dışı, ezeli-ebe­di, ölümsüz gerçeği aramak, onunla tanrısal esinlenmeye, vahye daya­nan bir yolla ilişki kurmak ve düşüncelerini de şiir, aforizma, mitos olarak dile getirmek özelliklerini kazanmıştır
"İmge sistemi kurmuş şair deyince ne anladığımı belirtmek için, isterseniz örnek vereyim; Dranas böyle bir şairdir, Nâzım böyle bir şairdir, Dağlarca böyle bir şairdir, Necatigil böyle bir şairdir, vs. İmge sistemlerini tutarsınız tutmazsınız, ayrı bahis, bu özgün imge sistemi kurdukları gerçeğini gölgelemez. Hepsi kurdukları sistemi yeterince geliştirebilmiş midir? Elbette, hayır! Çünkü, Türk sanatçılarının başına bela olan üç faktör, aralarından bazılarını, olumsuz yönde etkileyebilmiştir: a. Alkolizm, b. Kültürsüzlük, c. Siyasal baskı! Aynı üç faktörün, hele öteki şairlerdeki 'tahribatını' anlata anlata bitiremeyiz."
DOKUZ ÇİZMELİ/ DOKUZ RÜZGARLI ŞAİR
kalemine ve beynine kan bassın diye senin için tek bir kalbin değil de, en az üç düzine kalbin çarpması gerek: birinci çocuk için ilave bir kalp, ikinci çocuk için iki kalp daha, üçüncüsü için fazladan üç kalp, ve dördüncüsü, beşincisi, ve, ve, ve sekizinci, bir de şiir, demek ki, ediyor dokuz, dokuz söğüdün dokuz göğü süslemesi için dokuz kalp daha!
Sayfa 154 - Timaş Yay. 1. Baskı, Şubat 2010
502 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.