Bir narın yüreğinde yaşıyordum. Bir nar tanesinin şöyle dediğini duydum: “Bir gün, ben bir ağaç olacağım ve rüzgâr dallarımda şarkı söyleyecek, güneş yapraklarımın üstünde dans edecek, ben de her mevsim güçlü ve güzel bir ağaç olacağım.”
Bunun üzerine, bir başka nar tanesi konuştu: “Ben de senin kadar gençken, senin gibi düşünüyordum; ama olayları ölçüp biçip anlayabildiğim bugün, umutlarımın boş olduğunu görüyorum.”
Üçüncü bir nar tanesi de dedi ki: “İçimizde çok parlak bir gelecek vaat eden bir şey görmüyorum.”
Dördüncüsü şöyle dedi: “Hayatımızın daha güzel bir gelecek gibi bir hedefi olmasaydı, çok çekilmez olurdu.”
Beşinci nar tanesi konuştu: “Daha ne olduğumuzu bile bilmezken, ne olacağımızı tartışmanın ne âlemi var?”
Ama altıncısı cevap verdi: “Ne olursak olalım, var olmaya devam edeceğiz.”
Bir yedinci ise şöyle dedi: “Her şeyin ne olacağı hakkında bir fikrim var benim, ancak sözle ifade edemiyorum.”
Bundan sonra, sekizincisi, ardından dokuzuncusu, onuncusu, bir öbürü daha derken, tüm nar taneleri konuştular, ama ben bunca gürültü-şamata arasında hiçbir şey anlamıyordum.
Böylece, ben, aynı gün, taneleri daha az, üstelik de her zaman sessiz olan bir ayvanın yüreğine taşınıp yerleştim