Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İNSANLARI ALDATAN KİMSENİN KABİRDEKİ HÂLİ
İbn-i Abbâs radıyallâhü anhümâ’nın yanına bir topluluk geldi ve “Biz, haccetmek için yola çıktık. Yanımızda bir arkadaşımız da vardı. Beraberce Zâtü’s-Sıfâh denilen mevkiye ulaştığımızda o arkadaşımız orada öldü. Onu yıkayıp, kefenledik. Defnetmek için bir kabir kazdığımızda kabrin içinde lahdi dolduracak kadar büyük, siyah bir yılan gördük. Kazdığımız yeri bırakıp başka bir kabir daha kazdık, onun içinde de aynı hâlde siyah bir yılan gördük. Orayı da bırakıp üçüncü bir kabir kazdık fakat orada da aynı şekilde siyah bir yılan olduğunu görünce her şeyi bırakıp, size geldik.” dediler. İbn-i Abbâs radıyallâhü anhümâ, “Gördüğünüz o yılan, arkadaşınızın işlemiş olduğu kötü amelleridir. Kazdığınız kabirlerden herhangi birine arkadaşınızı defnedin. Yemin ederim ki bütün yeryüzünü de kazsanız o yılanı göreceksiniz. Arkadaşınızın bu hâlini, kavminize de haber veriniz (ki ibret alsınlar).” dedi. O topluluk, arkadaşlarını defnedip beldelerine döndüler. Ölmüş olan arkadaşlarının eşyalarını vermek ve onun hâlini anlatmak için ailesinin yanına gittiler. Hanımına, “Ne iş ile meşgul olurdu, bunun sebebi ne olabilir?” diye suâl ettiler. Hanımı, “O, buğday satardı. Her gün buğday çuvallarının içerisinden bir miktar buğday alır, aldığı belli olmasın diye de çuvalların boşalan kısmına saman doldururdu. Böylece insanları aldatırdı.” diye cevap verdi.
Türklükle İslamiyet arasındaki bin yıllık münasebeti iyi tedkik etmeyenler, birtakım yanlış fikirlere saplanıyor. Bunların düzeltilmesi lazımdır. Bunlardan birinci İslamiyet'i çağdaş ilim ve tekniğe aykırı bularak onu reddetmeğe kalkanların düşüncesidir. Böyle düşünenler önce şunu anlamalıdırlar: İslamiyet bir dindir, ilim ve teknik değildir. İlim ve teknik ruhun sonsuz iştiyakına, adalet, sevgi, beraber yaşama ve dayanışma arzusuna cevap vermez. Dinler arasında da bilhassa İslamiyet, bu özleyişlere en iyi şekilde cevap veren bir dindir. Üstelik İslamiyet, insanın emrinde olan ilim ve tekniğin asla düşmanı değildir. Mehmet Akif Ersoy, İslamiyet ile çağdaş ilim ve tekniğin çok güzel anlaşabileceğini şiir ve nesirlerinde göstermiştir. İkinci yanlış düşünce, İslamiyet'in Türklükle bağdaşmadığı batıl inancıdır. Türkler İslamiyet'i kabul ettikten sonra asırlar boyu devam eden devletler ve yüksek bir medeniyet kurmuşlardır. Daha önce belirtildiği gibi bin yıllık Türk tarih ve kültürünü İslamiyet yoğurmuştur ve sın bin yıllık Türk tarihi, Türk tarihinin kültür ve medeniyetçe en zengin, en muhtevalı ve en güzel eseridir. Üçüncü yanlış görüş, İslamiyet'i esas alarak Türklüğün, Türk milliyetçiliğin inkarıdır. Böyle düşünenler tarihte İslamiyet'i Türklerin muzaffer kıldığını ve bugüne kadar yaşattığını unutmamalıdırlar.
Reklam
Ona ; -"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?" diye sordu." Yaşlı adam cevap verdi, -"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince, -"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. ' ' ' Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi: -"Gel istediğin fiyata al. Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
673 günde okudu
İnsancıklar romanı Dostyevesky'nin okuduğum üçüncü kitabı ve 26 eylülde ve bugün yani 20 kasımda olmak üzere iki kere okudum. Hayatında Dostoyevski okumamış ve okumayı düşünen kimseler için söyleyeceğim Dostyevesky'iyle bu kitapla başlayın. Çünkü diğer eserlerinin anahtarıdır insancıklar romanı. Birazda elimden geldiği kadar dilim döndüğü kadar kitaptan bahsetmek istiyorum. İyi bir kitap cevap veren değil soru sordurandır. Soru bir: Hakiki zenginlik veya yoksukluk nedir. Soru iki: Çay içmek lüksmüdür. Soru üç: Fakirlik ayıp mıdır? Soru dört: Kendin muhtaç iken başkasına yardım eder misin? Bu eser bana bunun gibi bir çok sorular sordurdu. Sözlerimi kitabın baş karekteri Makar Alekseyeviç'in sözleriyle bitiriyorum: "Edebiyat değil bir ziyafet."
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,4bin okunma
Plotinos daha başlangıçta iki çeşit güzelliği birbirinden ayırıyor: Biri öz bakımından, özü gereğince güzel olmamakla beraber, güzel görünen şeyler ki, bunlar, çoğunlukla duyulur şeylerdir. Diğeri ise, öz, mahiyet bakımından güzel. Bu düalite, derhal söylenebilir ki, Platon'da bulmuş olduğumuz "pros ti kalon" ve "auto to
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Koşmaktan görmeye vakti olmayan kırlangıçlara…
Koşmaktan görmeye vakti olmayan kırlangıçlar gibi yaşadığımız şu hayatta, azıcık nefes alıp dinlenmek için… Korkuyu, ümitsizliği, masumiyeti, aşkı ve sevgiyi barındıran bir insan profili anlatılmaya çalışılmış. Kısacası Anadolu insanı vurgulanmış... Özellikle “gerçek sevgi” duygusunun yüreğin derinlerinde hissedildiğini okurken hissetmek, insanın içini ısıtıyor.. Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi ? Pekala, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o? Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin? Hem biliyor musun,bu aptalca bir laftır: Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun... Siz sevemezsiniz adaşım. "Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa, 'Dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..."
Değirmen
DeğirmenSabahattin Ali · Olimpos Yayınları · 201945bin okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın ilk üç bölümü insanların deneyimlerinden oluşuyor.( Sıradışı rüyalar ve sıradışı olaylar, ölümü yaşayanlar, geçmiş yaşamını hatırlayanlar. ) Bunun dışında en sevdiğim bölüm "olayların düşündürdükleri" kısmı oldu, bu kısımda yaşanan olaylara istinaden belli başlı sorulara cevap bulmaya çalışıyoruz. Kitapta geçen şu güzel açıklamayla sizi baş başa bırakıyorum: "Bir buluşun üç evresi vardır. Birinci evrede: Kişinin deli olduğu söylenir. İkinci evrede: Beden ve akıl bakımından sağlam olduğu ama çalışmaların önemsiz olduğu söylenir. Üçüncü evrede ise: Çalışmaların hiç şüphesiz önemli olduğu ama bir yenilik getirmediği çünkü herkesin zaten uzun zamandır bundan haberdar olduğu söylenir." Bir gün tüm bu soruların cevaplarının netleşmesi ümidi ile...
Tekrar Doğanlar
Tekrar DoğanlarBerrin Türkoğlu · Astral · 201017 okunma
WILHELM SCHMIDT’TE AVCI-TOPLAYICILARIN TEK TANRICILIĞI - makale özet
Schmidt tarafından tasvir edilen en eski ilkel kültürlerde (Pigmeler,GüneyDoğu Avustralyalılar,Kuzey Amerika ilkel kültürleri) Yüce Varlık inancı vardır. Bu kültürler mekan olarak ayrı yerlerde de olsa göçlerden önceki inançlarını beraberinde götürmüşler ve onu korumuşlardır. Schmidt’in etnolojik tarih şeması göz önünde bulundurulduğunda bütün bu
Üçüncü bakış tarzı :)
Sokrates'e Farklı Bakış Sokrates'in yönetimle arası açılmış, idama mahkum edilmiş. Rivayete göre, ölmeden birkaç saat önce vedalaşmak için eşi gelir yanına. Kadıncağız bu sırada ağlar ve bu kötü adamlar seni haksız yere öldürecekler" der. Bu doğrudur ve olaya birinci bakış tarzıdır. Sokrates ise karısına şöyle cevap verir: "Evet, haksız yere öldürecekler, haklı yere öldürseler daha mı iyiydi?" Bence bu düşünce şeklini olaya ikinci bakış tarzı sayabiliriz. Hoşuma giden bu bakış tarzını derslerimde, konferanslarımda zaman zaman anlattım. Bir gün kızımla evde ders çalışıyorduk, yine Sokrates'in cevabını söyledim. Eşim o sırada koridorday­mış, duymuş. Şöyle seslendi: "Vay be" dedi "Sokrates'e bak, giderayak yine karısına bir laf sokuşturmuş. Adamcağız, az sonra öleceksin, filozofluk etme, şu kadıncağıza güzel bir söz söyle. 'Seni seviyorum' filan de." Bence bu düşünce şekli olaya üçüncü bakış tarzı oldu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.