Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bakışlarımda bir anlam varsa bana aittir Ellerim bütün bedenim bana aittir Tanıştığım güneş, yıkandığım ırmaklar Derin ve tozlu yollar Öptüğüm dudaklar bana aittir Bu dünyayı kendi gözlerimle görmeyi öğrendim sonunda Gözlerim bana aittir Sayısız kitap sesleniyor bulundukları yerden Onlar nice sabahlarıma tanıktırlar Nice uykusuz gece
Her ses kendi yankısı içinde yitip gidiyor, her dokunuş hemen ardından bir uçurum bırakmaya teşne.
Reklam
Ne demiş uçurumda açan çiçek Yurdumsun ey uçurum
Korkunç bir yalnızlık hissi vardı içimde. Benimle insanlar ve şehrin yaşamı, meydanlar, evler ve sokaklar arasında sürekli olan geniş bir uçurum vardı. Büyük bir felaket oluyordu, gazetelerde önemli şeyler yazıyordu - (ama) benim umurumda olmuyordu. Eğlenceler düzenleniyordu, ölüler gömülüyor, pazarlar kuruluyor, konserler veriliyordu - ne için? ne maksatla? Dışarı çıkıyordum, ormanlarda, tepelerde, taşra yollarda sürtüyordum, çevremde çayırlar, ağaçlar, tarlalar ah vahsız bir hüzünle, dilsiz ve yalvarırcasına bana bakıyor ve bana bir şey demeyi, bana doğru gelip karşılamayı, beni selamlamayı arzuluyorlardı. Ama orada öyle hareketsizce yatıyor ve bir şey diyemiyorlardı, ve ben acılarını anlıyor ve acılarını onlarla birlikte yaşıyordum , çünkü onları bu acıdan kurtaramıyordum.
Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor.
Sayfa 9
Ne yazık ki bugün, okumuş cahil sayısı artık çok daha fazla.
Her memleketin köylüsüyle okumuş yazmış zümresi arasında, aynı derin uçurum var mıdır. Bilmiyorum! Fakat okumuş bir İstanbul çocuğu ile bir Anadolu köylüsü arasındaki fark bir Londra'lı İngiliz ile bir Pencaplı Hintli arasındaki farktan daha büyüktür. Bunu yazarken elim titriyor.
Sayfa 36
Reklam
Ah, siz uçurum kıyısında falan değilsiniz, tam bir gözü karalıkla uçurumdan atlamış, baş aşağı uçuyorsunuz.
Sayfa 318 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Arkadaş Zekai Özger
"Beni umutsuz koma tarihle avutma beni çünki aşkla sınanmışım sana sana yangınla, suyla, ateşle ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım ey yaşarken kanayan acı şimşekli gök, tufan, kan fırtınası uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma umutsuz koma beni."
"Hayalle gerçek arasındaki uçurum, maddecilikle doldurulamazdı. Naaşını fırlattı uçuruma. Don Kişot'u kitaplar çıldırtmıştı, Beşir'i ise kitaplar öldürdü." Cemil M.
Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım.
Sayfa 15
Reklam
Zaman! Geçmiş! Ansızın herhangi bir şey!
Ruhumda bir uçurum açılıyor, Tanrı'nın zamanının soğuk nefesi solgun yanağımı okşuyor.
Yıllardır paylarına hep yarı aç olmak düşmüştü. Her ay sofradan karınlarında boşlukla, biraz daha yeme isteğiyle kalkmışlardı.
İçine gömüldükleri tatmin edici uyuşukluk, çözülmeden evvelki ölümcül atalettir.
Onlar, duvarcının reddettiği taşlardı. Toplumun tüm güçleri onları çürüyüp gidene dek aşağı çekerken, sosyal dokuda kendilerine yer bulamıyorlardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.