Şeyhim beni 70'lere ışınla
3 milyar saniyem bitmeden önce
Sonsuzluğu bükeyim, kalan ömrümce
Tasavvuf strese iyi geliyor bence
Şeyhim adım kara listede, eyvah
Görünmüyor hicret yolunda vaha
Açamam, açamazsın, açılmaz şeyhim
Sıfırın içine bir delik daha
Şeyhim 14 milyar yıl ne çabuk geçti
Yaş kırk oldu kırklara karışamadım
Ben defterden sildim ölümsüzlüğü
Şeyhim kainata alışamadım
Şeyhim kainata alışamadım.
Yaşın getirdiği vicdan azabı çokluğu da getiriyor yanında
Ne kadar çok kelimelerin var oysa ki azlığın olduğu şu garip dünyada
Her gün yeniden yakılan sigaralar
Geçip gidilen taş kaldırımlar, yükü bedenimden ağır hayatlar
Erkekliğin günahından uzak kadınların yaşadığı
Dar, ince sokaklar arasında yükselen çığlıklar
Hangi yöne baksam, gölgem
"Kimsin sen?
Şüphesiz; sen, sen değilsin.
Sen o’sun.
Ama sen, sen olarak değil.
O, bir giriş şekli ile sana dahil değildir.
Ama, bir çıkış şekli ile de, senden hariç değildir.
Keza; sen de onun haricinde değilsin.
Bu anlattığım mana ile, senin mevcud olduğunu kasdetmiyorum. Keza sıfatını da.
Şunu anlatmak istiyorum:
Sen hiç bir zaman var olmadın.
Olman da mümkün değil.
Her şeyi bir yana at.
Hiç bir şeyle olma.
Hatta sen, sen olma.
Hele nefsinle hiç olma.
Onunla, yani, hakla da olma.
Hatta, onda da olma.
Onunla birlikte de olma.
Fakat, şunu da unutma ki,
Sen, ne bir fanisin; ne de bir
mevcud.
Sen o’sun; o da sen."
Kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
O, işte...
Savrulur aklım başımdan, sen esersin her fasıl
Aşığım, bilsen nasıl sevdim, nasıl sevdim, nasıl...
Perdedir söz, ruhumun esrarı sensin, sen asıl,
Aşığım, bilsen nasıl sevdim, nasıl sevdim, nasıl...