Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.37
Ukaşe ERDAL
Ukaşe ERDAL
@ukase_erdal
Lisans Öğrencisi
Cappadocia, 11 February 2004
29 reader point
Joined on June 2023
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kitap bir sabah ansızın gelen nöbetçiler tarafından Josef K.nın tutuklanması ile başlar.Ancak her ne kadar tutukluluk kararı olsa da Josef K. hayatına normal günlerdeki gibi devam edebilecektir.Öyleyse bu tutukluluğun hükmü nedir?Josef K. tutuklanma sebebini ve neden dava açıldığını öğrenmeye çalışır ancak sonuç alamaz.Josef K. araştırmaları sonucunda adaletin sadece içi boş bir kelime olduğunu,yüksek mahkeme ve yüksek yargıçlar dışında hiç kimsenin anlayamadığı,bilemediği bir hukuk dünyasına ulaşır.Cezalar ve suçlar ancak yüksek yargıçlar tarafından bilinir.
Eser herkes tarafından farklı bir şekilde yorumlanır:Kimilerine göre totoliter rejimlerin oluşturduğu dünya,kimilerine göre ise dinsel rejimlerin insanlara dayattığı kurallardır.
Ancak şu bir gerçektir ki adalet ve hukuk,yönetenlerin meşruluğunu sağlamak için adaletsiz ve hukuktan uzak bir yolla kullanılmaktadır.
Kitabı beğendim tavsiye ederim.
Kitapta eğitimli bir hasta olan Ivan Dimitriç ile Doktor Andrey Yefimıç'ın arasında planlar anlatılır.Ivan içinde bulunduğu adaletsizliğe,onlara dayatılan berbat koşullara baş kaldırırken Doktor her şeyi görmezden gelip bir şeylerin değişmesi için uğraşmaz.Ve bir gün doktor her şeyi anladığında çok geç olmuş,iş işten geçmiş ve adaletsizlik onu da bulmuştur.
SPOİLER İÇERİR!!!
KEYİFLİ OKUMALAR
Baş karakter olan ve hukuk fakültesini yoksulluktan dolayı yarım bırakan Raskolnikovdur.Raskolnikov bir gece gider ve bir tefeci kadını öldürür.Ancak hiç de hesap edemediği bir şey vardır: tefeci kadının kız kardeşi onu görmüştür.Raskolnikov onu da öldürmek zorunda kalır.Kitabın ilerleyen kısımlarında üstün bir yarar için kötü bir insan öldürülebilir mi bu tartışılmaktadır.Raskolnikov gerek iç hesaplaşmaları gerek Sonia sayesinde cinayet itirafında bulunur ve Sibiryaya sürgüne gönderilir.
Reader Follow Recommendations
Kitabı tavsiye ediyorum.Çok akıcı bir kitaptı.SPOİLER İÇERİR!!!
İntihar dükkanı olarak bilinen bir dükkanda ip,jilet,zehirli yiyecekler gibi çeşitli intihar araçları satılmaktadır.Burayı işleten bir ailenin en küçük oğulları Alan dışındaki herkes karamsar,bu dünyanın kötülüğünden şikayet eden ve diğer insanlar intihar ettikçe mutlu olan kişilerdir.Alan ise dünyanın iyi bir yer olduğunu, her olayda olayların iyi kısmından bakan bir kişiliğe sahiptir.Sürekli dans,müzik gibi şeylerle ilgilenir.Zamanla ailedeki Mishima dışındaki kişiler de dünyanın iyi bir yer olduğuna inanmış,eğlenceler düzenlemişler ve artık intihar dükkanı olarak değil de gençlik ve kültür evi olarak işletmeye başlıyorlar.Kitabın en sonunda Alan ailesine baktığında artık hepsinin dünyaya umutla baktıklarını ve mutlu olduklarını görür.İşte bu Alan'ın başarısıdır
Stefan Zweig'in kitaplarını hep sevmişimdir.Herkese tavsiye ederim.SPOİLER İÇEREBİLİR!!!
Aristokrat bir kadın olan Madame de Prie kral tarafından Normandiya'ya sürgün edilir.Ancak Madame için entrika ve saray hayatı onun yaşamının tek anlamıdır.Oldukça kibirli olan bu kadın sürgün edildiği yerde eski ihtişamlı hayatını özler ve insanların saygınlığını tekrar kazanmayı umut eder.Bunun için de bir yol seçer:ÖLÜM.O yaşayarak görmediği saygıyı,özlediği ihtişamı ölümle elde etmek ister.Ölüm günü olarak belirlediği günden önce bütün davetliler önünde bir tiyatro oynar ve orda ölümünü tiyatrodaki rolüyle ilan etmiş olur.Ölüm günü geldiğinde içtiği zehirle kendi yaşamına son verir.Her ne kadar ölüm haberi Paris'te yapılsa da birkaç dakika içinde bu ölüm unutulur ve Madame özlediği eski şanını, ölümle elde etmek istediği ölümsüzlüğü hiçbir zaman elde edemez.
"Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi;kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi;tarihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen kişi,arabaya bir daha yetişemezdi."
Bu kitapta genel olarak Atina devletinin siyasi süreçleri,demokrasiye giden yollar,demokrasinin ilk kıvılcımları,mahkemelerin ve yargıçların bağımsızlığını korumaları için izlenen yöntemler,tiranların yönetimi,bundan birkaç bin yıl önce dönemlerine göre son derece çağdaş adımlar atan atinalıları anlatmaktadır.Kitabı Eski Yunan ve siyasete ilgi duyanlara tavsiye ederim.
Kitap geleceğe dair bir distopyadır.İktidarların gücü elinde tutmak için ne kadar ileri gideceklerini ve sınırsızlıkları anlatır.Öyle ki güç kimdeyse tarih onun anlattığıyla sınırlıdır.Kitabın ana karakteri Winston da bir parti üyesiydi ancak gün geçtikçe içerisindeki partiye karşı olan kin ve nefret artarak partinin kurallarını ihlal etmeye başladı.Parti insanların bütün hayatına yön veriyordu fakat işler çığrından çıkmıştı.1984 kitabı belki de insanlar için bir uyarı kitabıydı.Belki şu anda kitapta anlatılanlar yaşanmıyor ancak hiç yaşanmayacak demek değildi.
Kitapta fiziksel ve zihinsel özellikleri oldukça farklı olan iki insanın dostluğu anlatılmaktadır.Lennie oldukça büyük,saf ve unutkanken George zeki,küçük ve akıllıdır.Lennie aslında yaptığı hiçbir şeyi isteyerek yapmıyordu.Diğer insanlara göre büyük ve güçlü olması ona istemeden zarar verdiriyordu.Ama diğer taraftan George ile kurduğu hayaller de oldukça masumdu.Çok bir istekleri yoktu.Sadece onların da kendilerine ait hayvanları, toprağı olsun istiyorlardı.Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir hayaldi ama onları o çiftlikte ayakta tutan da bu hayaldi.
Kitabı okurken öğrendiğim şey şu oldu:Eğer yanımızda bir dostumuz ve hayallerimiz varsa bizim hayata tutunmamızı da sağlayacak ancak o ikisidir.
Uzun bir süredir listemde olan kitabı sonunda okuyabildim.Ve bunca zaman neden beklediğimi sorguladım bu kitabı okumak için.Kitabı okurken bütün duyguları hisssetiren ve her şeyi o anda yaşıyormuş gibi hissettiğim bir kitap.SPOİLER İÇEREBİLİR!!!
Her şey bir adamın trafikte aniden kör olmasıyla başlıyor ancak normal bir körlük değil,bembeyaz bir körlük.Daha sonra art arda gelen beyaz körlük haberleri.Sanki bir salgın hastalık,pandemi gibi.(Tam da covid sürecinden çıkmış kişiler olarak sanırım nasıl bir his olduğunu artık daha iyi anlayabiliriz.)En kötüsü de şu ki sebebi bilinmeyen bir körlük.Günler geçtikçe bir deli hastanesinde karantinaya alınan insanların sayısı arttı.İçeride tam bir insanlık vahşeti yaşanıyordu.Kadınlar köle gibi kullanılmaya başlanmıştı.Ve artık olaylar dayanılmaz noktalara gelmişti.İhtiyaçları dsha fazla karşılanmaz oldu.Nihayetinde bütün ülke kör oldu doktorun karısı dışında.Her yer pislik içindeydi.İnsanlık o güne kadar hiç görülmemiş günleri yaşıyordu.Sonra birer,ikişer herkes görmeye başladı.Artık güneş güzel günlere doğmaya başlamıştı.Ve en sonunda şunlar söylendi:
-Ne düşündüğümü söyleyeyim mi?
-Söyle.
-Bence biz kör olmadık,biz zaten kördük.
-Gören körler mi?
-Gördüğü halde görmeyen körler.
