" ... Anadolu'da köylü kadınları şuhluktan, naz ve işveden o kadar yoksundur ki, onların hangi biriyle, böğür böğüre, koyun koyuna yatsam, vücudumun hiçbir şey duymayacağını tahmin ediyorum. İhtimal ki çok da fena kokarlar. Kendileri hakkında, bu hislerimi içgüdüleriyle sezdikleri için midir, nedir bilmiyorum, onlar da, bana her rastgelişlerinde, arkalarını çeviriyorlar. Yahut - eski Yunanlılar devrinde yas tutan kadınlar gibi- yere çömelip başlarını örtüyorlar. Ve benden başka hiçbir erkeğe bu hareketi reva görmüyorlar. Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: - Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? - Yabansınız da ondan, beyim. Bu "yaban" lafı önce beni çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki Anadolulular, Anadolu köylüleri tıpkı eski Yunanlıların kendilerinde başkasına "barbar" lakabını vermesi gibi her yabancıya yaban diyorlar. Bir gün ... Bir gün, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben bir "yaban" değilim. ... Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum Türk"entelektüel"i, Türk aydın, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir. ..."
Sayfa 35 - İletişim Yayınları
Sultan Mahmûd Sünni mezhebe bağlı idi. Ayrıca o hadis bilir, huzûrunda Şâfif ve Hanefî hukukçuları arasında tertip ettirdiği münazaraları dikkatle dinler ve onlara sualler sorardı. Sultan Hindistan'daki putperestlere olduğu kadar İslâm ülkelerinde dini yönden kargaşalık çıkaran grublara karşı da mücadele etmiştir. Sultan Mahmûd Bâtıniliğe göz açtırmamasına rağmen, ülkesi içindeki Kerrâmîler'e gösterdiği yakınlık ile de dikkati çekmektedir.
Reklam
Ne dünyaya ne insana ne de kendime aklım yetti... Ne yâr ne yâren ne dost. Bir bir hikâyeler hep imtihan idi! Elif gibi olamadık, mim durağında sabredemedik! Talep ettik dünyanın varını; samimiyetine denk gelemedik! Bir nûn karnında kıvrandık, şükür... Yad'ellerde kendimize zulmettik!
Diğer rivayete göre Gök Türkler, Suo ülkesinde ortaya çıktılar. Burası Hunların kuzeyindedir. Onun soyunun büyük insanı A-p'ang-pu'dur. On yedi erkek kardeştirler. Onlardan birine 1-ssu-ni-shih-tou derler. Kurttan doğ­madır. A-p'ang-pu ve diğerlerinin karakteri biraz aptalca olduğundan, onların ülkeleri yıkılıp harap oldu. 1-ssu-ni-shih-tou ise farklı karaktere sahipti rüzgara ve yağmura hükmedebilirdi. Iki kadınla evlendi. Biri yaz ruhunun kızı, diğeri kış ruhunun kızı idi. Kadınlardan biri hamile kaldı ve dört erkek çocuk doğurdu. Onlardan biri değişti, beyaz kuğu oldu. Onun ülkesi A-fu Suyu'nun kenarında idi ve unvanı Kırgız (Ch'i-ku) oldu. Bir diğerinin ülkesi Ch'u-hsi Suyu kenarında iken, bir başkasının ülkesi Chien-ssu-ch 'u-hsi-ch'i dağındadır. Onun büyük oğlu burada idi. Bu büyük dağda yine A-p'ang-pu neslinden insanlar vardı. Ayrıca çok çiğ vardı. Kar kış olduğunda bu oğul ateş çıkararak besledi hepsine yardım etti. Bu sebepten ateşi bulan oğul reis oldu. Unvanları ise Türk (T'u-chüe) idi. Işte Na-tou-liou budur. Onun on karısı vardı. Doğan çocukların hepsi kendi annelerinin kabile adlarını isim olarak aldılar. Kabile ismi A-shih-na olan en küçük eşinin oğludur. Na-touliou ölünce on karısı ve oğulları seçim yaparak birini reis seçmek istediler. Büyük ormanda ağaçların altında toplandılar; şöyle karar verdiler: Ağaçlar tarafında en yükseğe zıplayan reis seçilecekti. A-shih-na'nın oğlu gençti. Ve en yükseğe zıpladı. Herkes onu reis olarak kabul etti. Unvanı A-hsien Şad idi. Neticede hepsi kendini kurt soyundan kabul ediyordu.
Mitaniler
Mitanilerin ülkesi, ayrıca Subaru adıyla da ünlenmişti. Şimdiki Kerkük bölgesinde Subarulara ve Mitanilere ait binlerce belge ortaya çıkarılmıştır. Yine bunun gibi birçok belge de Boğazköy bölgesinde ortaya çıkarılmıştır. Doğubilimci Gens (Gensen): "Mitani kelimesi sadece krallık ailesinin lakabı olarak kullanılırdı. Halk için kullanılan isim ise, Subaru idi. Bu halkın ülkesi de Hani Galbat adıyla bilinirdi" diyor. Aynı zamanda bu yorum; Kerkük bölgesinde ortaya çıkarılan yazılar ve eserlerle de uyuşmaktadır.Bu devlet uzun bir süre etkili ve güçlü oldular
1950'lerin sonlarında sömürge yönetimi altın­ da olan tek büyük Arap ülkesi Cezayir idi. Fransızlar Cezayir'in, Fransa’nın bir parçası olduğunda ısrar ettiler ve asla bu toprak­ lardan vazgeçemediler. Bu sebepledir ki 1962’deki bağımsızlığına kadar ülke, yıllar süren kanlı çatışmalara sahne oldu.
Reklam
Eski yunan ve Roma dinlerinin nesli tükendi onları artık teolojinin değil edebiyatın konusu Yunanlar dünyanın tepsi gibi düz ve dairesel olduğuna kendi ülkelerinin bu dairenin ortasına işgal ettiğine merkezde yer alan noktanınsa ya tanrıların mesken tuttuğu Olympos dağı ya da kehanetleriyle ünlü Delphoi olduğuna inanırlardı Yeryüzünün kuzey
Anadolu Yarımadasının bugün için bilinen en eski adı "Hatti Ülkesi" idi.
18 MART ÇANAKKALE DESTANI
18 MART ÇANAKKALE DESTANI Şair Mesut Kılıçoğlu Çanakkale’yi yazıyorum size, Selâm olsun tüm şehidlerimize. Anlatacağım yiğit Mehmetleri,
Roma İmparatorluğu, Osmanlı ile devam etti. Bu devam ediş sadece coğrafya değil, "kurumları"yla olmuştur. Çünkü Osmanlı üniversal imparatorluktur. İdari kurumlar, iktisadi kurumlar... Bilhassa da "azınlık milletlerin idaresi" bakımından bir üniversal imparatorluk anlayışıdır bu... Yani bu, yeni çağın milli devletlerinden, milli imparatorluklarından, kolonyal devletlerinden farklı bir şeydir. Osmanlı kendine Üçüncü Roma demiyor. Ama adını da koyuyor. O üniversal Roma misyonu ve Rumi olmakla; yaptığı işin de farkında... Türkler, ülkelerini "Rum ülkesi", "iklim-i Rum" gibi Rumi olarak adlandırmışlar. Osmanlı padişahı da kendisine "Rum" Kayseri diyor. Fatih Sultan Mehmed'in unvanı da bu yüzden "Kayser-i Rum" idi.
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
95 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 hours
Tam bir BAŞYAPIT
𝐺𝐼𝑅𝐼𝑆 Bu karanlığa isim verebilir misiniz? Bence herkes bu karanlığa bir isim takabilir...Misal Kör Baykuş.... UYARI: BU KİTABI OKUMAK İÇİN LÜTFEN PSİKOLOJİK DESTEĞİNİZ TARAFINDAN ONAY ALINIZ!!! Bu kitap fiziksel olarak hafif olsa da zihinsel olarak ağırdır.
Behçet Necatigil
Behçet Necatigil
'e buradan teşekkürlerimi iletmek isterim kendisi Cumhuriyet döneminin en
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 201928.2k okunma
16.Yüzyıl Osmanlı Ülkesi, Dünya Ekonomisinin Ekseni
1250- 1500 yılları arasındaki dönemde, Levant, yani iktisaden bütünleşmiş iç kesimleri de ( hinterlandı) kapsayan Doğu- Akdeniz ülkeleri, 1500'deki büyük keşiflerden önce Doğu ve Batı arasındaki mal alışverişinin en canlı bölgesi idi.
Sayfa 315Kitabı okudu
67 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 hours
halk müreffeh, müstakil, zengin olmak istiyor. komşularının refahını gördüğü halde fakir olmak pek ağırdır. -ön bilgi- -18 eylül 1922de türk ordularının kesin zaferi ile sonuçlanan büyük taarruz sonrası milli mücadelenin/kurtuluş savaşının silahlı mücadelesi itilaf devletlerinin tbmmye
Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi
Atatürk Zamanında Türk EkonomisiFeridun Ergin · Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları · 03 okunma
...Şehirlerin de Araplarla dolu olduğunu bilmiyordum; öyle ki 1922'de Filistin'de Arap nüfus Yahudilerin beş katı idi ve dolayısıyla Filistin, bir Yahudi ülkesi olmaktan çok daha fazla derecede bir Müslüman ülkesiydi..
560 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.