Bir kitapta beklentiniz tam olarak ney onu bilemem. Kimsenin de bir kitapta harikalar yaratmasını beklemem. Olay örgüsünü fazlasıyla iyi yapan bir yazar, gündemin dışına çıkarak bir çocuğun dramını anlatıyor. Yedi kardeşten biri olan bu çocuğun neler hissettiğini ne yaşadığını okuyucuyu yormadan aktarıyor. Çoğu yerde derin nefesler alıp soluklanabilirsiniz çünkü yazar çoğu yerde sizi üzüyor ama üzülmenize izin vermiyor. Çünkü çok geçmeden kendinizi başka bir dramın içinde buluyorsunuz. Parça parça altı bölümden oluşan bu hikaye bittikten sonra kafanızda bir baba profili yaratıyorsunuz. En azından ben yarattım. Zaten adında anlaşılacağı üzere kitapta Baba olmayı basaramayan bir adamın çocuğuna yaşattığı travmaları konu alıyor. Ve bu baba çokta iyi bir baba değil. Hatta bir yerde bu çok güzel bir cümle ile dile getiriyor. Benim en büyük kavgam babamlaydi. Beni bir defa sevse kaybederdim.keske sadce bir defa deneseydi. Sanırım herkes baba olamaz gerçeği bir kez daha masaya yatırılması ve babalık ve analık ehliyeti çıkarılmalı
"Tüm babaların böyle olmadığını biliyorum. Biliyorum çünkü çocuğu üşümesin diye kalbini kömür sobasında yakacak adamlar tanıdım. Kızı istedi diye gökten yıldız toplayan babalar da. "
"Sessiz sedasız ağız dolusu küfürler edip, babamdan kilometrelerce uzağa gitme çabam, nasıl oluyor da her seferinde bana köpek gibi davranan babamda bitiyordu?"
"Eğer babam beni sevseydi belki daha iyi bir çocuk olmazdım ama en azından güzel bir Adana dürümünün içine marul konulmasından nefret ederdim, babamdan değil."
"Çok erken yaşlarda fark ettim aslında prens olabilmek için sadece beyaz bir ata ihtiyaç duyulduğunu eğer paranız varsa bunu yetmişiniz de bile yapabilirsiniz. Prensesler de satılıktır tıpkı atlar gibi."
"Ne tuhaf bir histi benden nefret ediyordu. Ama o nefretin kendisine bir zarar vermesinden korkuyordu. Siktir git o zaman lan, nefret etmeyeceksin pezevenk."