Atatürk ulusçuluğu, dini, mezhebi, soyu, dili ne olursa ol sun, kendini Türk yurttaşı bilen herkesi, Türk ulusundan sayarKendini böyle bilen her yurttaşın, Türk ulusuna bağlı olduğunaonu içtenlikle sevdiğine, onun için özveriyle çalışacağına inanır.
Atatürk ulusçuluğu, "Alevi", "Sünni", "Müslüman", "Hiristiyan" ayrımı yapan dinciliğe ve mezhepçiliğe de karşıdır.
Bu nedenle Atatürk ulusçuluğu, ayırıcı değil, birleştiricidir. İnanç özgürlüğüne saygılıdır; laiktir.
Atatürk ulusçuluğu, her türlü saldırganlığa ve sömürgeciliğe de karşıdır. Başta yakın komşuları olmak üzere, bütün dünya ülkeleriyle barış ve dostluk ilişkileri içinde yaşamayı amaçlar.
Atatürk ulusçuluğu, kalkınmak ve çağdaş ülkeler düzeyine yükselmek için güçlü, üretken ve ulusal ekonomiye (ticaret, sanayi, tarım) sahip olmayı öngörürÇünkü dışa bağımlı ve tüketime yönelik bozuk bir ekonomi düzeniyle kalkınma olmaz. Dahası, böyle bir düzen içinde ulusçuluk bilinci de zayıflar.
Ulusal kalkınmada ve çağdaş uygarlık düzeyine yükselmede, bağımsız, güçlü bir ekonomi kadar, dil, tarih, kültür gibi mânevî değerlerin de büyük payı vardır. Özellikle, ortak bir anlatım aracı olan Türkçe'nin yabancı dillerin baskısından kurtarılması, özleştirilip kendi yapısındaki güzelliğe kavuşturulması büyük önem taşır. Anadilinin, tarihinin, kültürünün değerini kavrayamamış, bunların bilincine ulaşamamış bir ülke, ne bağımsızlığını koruyabilir, ne de çağdaşlaşabilir. Bu nedenle, Atatürk ulusçuluğu, Türk ulusunun mânevî değerlerine sahip çıkmayı gerektirir.