O gün koridorlardaki en mutlu insan ben olacaktım. Yola çıkan en mesut yolcu, kırlarda dolaşan en şen kuş ben olacaktım. Sesi en güzel çıkan bülbül ben olacaktım. İşim olmadığı halde fakülteyi gururla dolaşmaya gidecektim ama bunu kimse bilmeyecekti. Bir başlangıcın nihayetini görmek ve emeğe değer olanın peşinden gitmek, kimseye yüksünmeden, bütün parazitleri reddederek ve bunun için onlarca savunmalar vererek, savunmalardan geçerek, bazen adil olanlara teşekkür ederek, bazen gücün tarafını tutanlara lanet ederek. Ama bildiğim tek şey ürünü kendi ellerimle üretmenin, bilgiyi kendi zihnimle ortaya koymanın, en ince detayından en kapsamlı yanına kadar her aşamasında kendi zihni sermayemi ortaya koymamın beni ben yapacağıydı. Hep bu inancı takip ettim ve edecektim. Gece ve gündüzlerimde o çalışmanın verdiği mesudane hallerimle semah dönerek, dans ederek tükettiğim zamanlar şimdiye kadar ki en verimli zamanlarım olacaktı. Ve şimdi o günleri özler olacaktım. Belki de daha güzellerine erişecektim...
Yolun sonunda bir kimlik var ettim ve şimdi o varettiğim şahsiyete güveniyorum. Bana güvenenler kadar güveniyorum o şahsiyete.
Bu günlere eriştirene şükür ediyorum.
Gecenin ikisi üçünde, sabahın beşinde bana güzel bildirimleri sunan şeffaf dergi editörlerinden hakemlerine kadar teşekkür ediyorum. İyi ki bilim tarafı evrensel; ulusal olandan, adam kayırandan, torpil kullanandan illallah ettik çünkü yıllarca...