Göklerin krallığına kavuşacakların olağanüstü sevinci gizli kalamaz, büyük bir neşe ve coşkuyla, şarkılarla kendini gösterir.
Sayfa 93 - CanKitabı okudu
Perspektif kuramı XV. yy da gelişse de, yalnızca Rönesans’ özgü değildir; Amiens Katedrali’ndeki Kral Galerisi heykelleri yerden otuz metre uzakta görülmek üzere yapılmıştı. Nesnel oran gerekleri, optik gereklere tabii kılınmıştı.
Reklam
736 syf.
10/10 puan verdi
Gülün Adı
Gülün Adı adlı bu dev romanıyla bir anda dünyanın dört bir yanında ünlenen İtalyan yazarı Umberto Eco, aslında çok yönlü bir bilimadamı. İtalya'da, Bologna Üniversitesinde öğretim üyesi, semiolog, tarihçi, filozof, estetikçi, ortaçağ uzmanı ve James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış biri. Umberto Eco'nun bu ilk romanı, 1980'de İtalya'da ilk yayımlanışından bu yana sayısız basım yaptı ve dünyanın pek çok diline çevrildi. Dünyada olağanüstü bir ilgi uyandıran bu romanın yankıları hâlâ sürüyor. Filmi de dünyada büyük yankılar uyandırdı. Bu romanın başarısında, kuşkusuz, yazarın ortaçağ konusunda derin ve dolaysız bilgisinin büyük payı var. Tam anlamıyla ve her bakımdan ortaçağ dünyasını yansıtmakla birlikte Gülün Adı kesinlikle çağdaş bir roman; çağdaş romana yepyeni ve uzun soluk getiren özgün bir roman. Bir anlamda ortaçağda geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman, bir anlamda da ustaca kurulmuş polisiye ve sürükleyici bir öykü.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012.6k okunma
Akdeniz’e Özgü Bir Dinamik: Mağribiler ve Afrika Kıyılarındaki Şehirler:
''Romalılar, Kuzey Afrika’daki Moritanya Krallığı’nı 42 yılında bir eyalet haline getirerek bölgeyi Mauretania Cesariense (günümüzde Cezayir) ile Mauretania Tingitana (günümüzde Fas) olmak üzere ikiye böler.''
Ortaçağ Avrupasında Hukuk
Ortaçağ Avrupa’sında hukuki sürecin özelliklerini anlamak için, bir araya geldikleri (hatta özdeşleştikleri) zaman, modern çağın başlıca kültürel ve siyasi tablosunu oluşturan “hukuk,” “yasa” ve “devlet” gibi kavramlar arasında ayrım yapmak gereklidir. Bu birleşme, hukuk üretiminin, önce siyasi düşünürlerin (Hobbes’tan Rousseau’ya) teorileri,
Justinianus’un ölümünden sonra din açısından durum
× Makamının ilahi olduğuna inanan Justinianus Ortodoks olduğunu varsaydığı inancı yasal açıdan da dayatmaya çalışır. Ancak Justinianus’un sapkınlar, paganlar, Yahudiler ve Samiriyelilere karşı özellikle ilk yıllarda getirdiği yasalar genelde onları din değiştirmeye teşvik etmeye ve özellikle resmi görevlerden dışlanma veya mirastan yoksun
Reklam
Hıristiyanlığın yayılmasından önce var olan Germen dinleri ve gelişimle­riyle ilgili bilgiler sınırlıdır, ancak İzlanda halklarının Hıristiyanlığı geç dönemde kabul etmiş olmasının daha zengin ve çok yönlü bir ortamın sürmesine imkan verdiği bilinir.
Güler misin, Ağlar mısın..
Evcil Hayvanlar * ''Evcil hayvanlar, geç antik dönemde ve erken ortaçağda meskûn kırsal bölgelerde, derebeylerinin alanları içinde yaşayan, halkla temas içinde olan, güçlerinden/hizmetlerinden yararlanılan (örneğin eşek, at ve öküzler), beslenmenin temelini oluşturan (örneğin tavuk, küçükbaş hayvanlar, domuzlar ve tüm kasaplık hayvanlar) veya eğlence ve dostluk sunan (Örneğin köpek ve kediler) hayvanlardır. Özel bir konumu olan kedi genelde yoksullukla bağdaştırılır, çünkü ne kadar fakir olursa olsun, bir kediye bakamayacak kimse yoktur. Johannes Diaconus’un (?-882), Gregorius Magnus’u (y. 540-604) konu alan Vita’da sözünü ettiği inzivaya çekilen bir keşişin bir kediden başka hiçbir şeyi yoktu. Kedi, erken ortaçağdan beri aynı zamanda masalsı zenginliklerin kaynağıdır ve günümüze kadar ulaşmış olan Çizmeli Kedi öyküsünün kökeni erken ortaçağ dönemindeki bazı benzer öykülere dayanır. Ayrıca tek tek hayvanları tanımlayan ikili -olumlu/olumsuz- bağdaştırmalar söz konusudur: Bu örnekte kedi-yoksulluk, kedi-şans anlamlarına, kedinin vahşi bakışlı, parlayan gözleri, elektriklenen tüyleri gibi özelliklerine bağlı olarak Şeytani kedi kavramı da eklenir. Ayrıca kıtlık dönemlerinde kedi de, köpek ve fareler gibi, son çare olarak başvurulacak bir besin kaynağıdır.''
Sayfa 271Kitabı okudu
En başta, insanın yazmayı öğrenmesi iyi bir şey mi olmuştur?
Platon'un anlattığı olay geliyor insanın aklına; firavun daha yeni yazıyı icat etmiş olan Tanrı Tot'u azarlıyor. Bitti, diyor ona, insanoğlu artık kendi düşüncelerini geliştiremeyecek, kendi içselliğini de; çünkü sen ona, ruhunu tabletler, papirüsler üstünde nesnelleştirmeyi öğretiyorsun. Hoşçakal bellek, artık insanlar bu kötü araçlar aracılığıyla anımsamayı öğrenecekler.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.