Her şey üzerinde düşünen, her kanâatı didik didik kurcalayan, değirmen gibi kitap öğüten belki çok şeyi de beğenmemek için okuyan bir insan. Kanaatleri kesinleşmemiş ve ömrü boyuncaca kesinleşmeyecek olan bir zekâ idi. Fazla alaycı değildi, kimseye kızmaz, kin beslemezdi. Hiçbirşeyi şahsi mesele yapmadığını, hayatın acı ve tatlı hiçbir cilvesine de metelik vermediğini hatırlıyorum. Yalnız sonradan "Kırk Ambar” kitabına sığdıramadığı bilgisi dolayısı ile bazen yenilip yutulmaz hicivlerle sivri ve uzun dilli olurdu. Cazibeli adamdı. Belki gençliğin icabı fazla "orijinallik" ve bizleri kendine hayran etmek zaafları da vardı ama, asıl derdi "kasıtsız, maksatsız, politikasız, ideolojisiz, sağsız-solsuz" olarak bizi düşünceye, tartışmaya alıştırmak, güzel şeyler okutmaktı. Özellikle çok fazla okuyarak öğrendiklerini bize aktarmaktı. Prensip diye yapmıyordu bunu, mizacı böyle idi. Prensibe filan aldırmazdı.
Sayfa 39 - Kültür Bakanlığı/1391Kitabı okudu
"Halbuki insanlar çoğunlukla, kendilerine kızmaz, ne kadar aptallık yaparlarsa yapsınlar bunu kabul etmek istemezler, kendilerine karşı asla dürüst davranmazlar, davransalar bile, hatalarını çok kolay affederler, çok kolay unuturlar."
Sayfa 351 - Everest Yayınları
Reklam
...Ceset, mesire alanı yakınındaki ağaçlık alanda bulunan, kullanılmayan eski bir trafo kulübesi ile onun hemen yanında, içinde çöp olmayan, çürümüş bir çöp konteynırı arasında kalan derinliği altmış yetmiş santimetre, uzunluğu iki metre kadar olan bir çukura yerleştirilip üstü çalı çırpıyla kapatılmıştı. Ayrıca bu kısım, hemen ilerden geçen yola, yaklaşık yetmiş seksen metre mesafedeydi ve bu alan fazla kullanılan bir alan değildi...
...Hangi Katil, Katil Gibi Görünürdü ki....