“Yapılan araştırmalar insanın iyi ve mutlu hissedip yaşamdaki zorluklara karşı mücadele edebilmesinin, hastalıklara karşı direnç gösterebilmesi veya yakalandığı hastalığı en az zararla atlatabilmesinin sevgi ve şefkatle inşa edilmiş tutarlı, makul- mantıklı kuralları olan bir aile ilişkisinden geçmesiyle mümkün olduğunu göstermektedir.”
O günün dünyasında hakkın sesini kısmak için toplantılar tertipleyen, insanlara cezbedecek bir üslup ile hikâyeler okuyan, müzik eşliğinde tiyatroya benzer canlandırmalar yaparak Mekkelileri Kur’ân dinlemekten alıkoymaya çalışan Nadr b. Hâris ile bugünkü televizyon dizileri arasında ne fark var ?
“Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım,
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım,
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım,
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım,
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım,
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım,
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım,
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım,
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım.”
Reader Follow Recommendations
“Her şeyi kalplerimiz ile severken, iş Allah ve Resulü'ne gelince en büyük akılcı kesilir, bu meseleyi akla havale etmeye çalışırız. Ancak unutmamamız gereken bir hakikat var ki muhabbet sadece aklın işi değil, kalbin ve yüreğin işidir. Kişi aklı ile anlar, tanır, kavrar; ama yüreği ile sever.”
Bir nasihat düşürelim dünyalık meşgalelerimiz arasında kalbimize;“insanların rızası idrak edilmeyecek, Allah'ın rızası terk edilmeyecek bir gayedir.O halde idrak edilmeyecek olanı terk et ve terk edilemeyecek olanı idrak et ”
