Kim nefsinin cimriliğinden,hırsından korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.(Haşr suresi 9.ayet)
Ayet evvelde Ebu Talha ve eşi Ümmü Süleym ahirde bizim içindir.
Misafirperverliğin zirve noktası=Ebu Talha,Ümmü Süleym♥️🌿
""Ashabın yıldızlar gibi ya Resulallah.⭐""
Bugün çocuk eğitiminde en fazla yaptığımız yanlış bu noktadır. Biz çocuklarımıza namazı, orucu, tesettürü uygulamak istiyoruz; elbette bunu yapacağız ama bunun yolu aynen Ümmü Süleym'in yaptığı gibi peygamber sevgisi ile başlar. Biz çocuklarımıza peygamber sevgisini öğretelim, Muhammed (sas) deyince yürekleri ürperecek çocuklar yetiştirelim, sahâbenin sevdası ile yürekleri yanan çocuklar yetiştirelim, bakalım namazlar aksıyor mu? Bakalım tesettüre karşı hâlen mesafe var mı?
ENES BİN MALİK VE ÇOCUKLARI
Muhammed Medine’ye göç edince; Enes’in annesi Ümmü Süleym onu götürüp kendisine: ” Bu çocuk sende kalsın sana hizmet etsin” der ve Muhammed de kabul eder. Enes o zaman on yaşındadır. Bir de sahabenin en uzun ömürlü olanı. Yaklaşık 100 yıl civarı yaşamış.
Yıllar sonra Muhammed’le ilk defa nasıl buluşup tanıştığını şöyle anlatır. Annem beni
Hz Rümeysa gibi eş nasip etsin..
Yunus Emre diyor ki:
"Bu dünyada aşksız bir tek kişi bile yoktur. Herkesin bir nesneye sevgisi vardır. Allah'ın yarattığ bu dünyada yüz bin türlü sevgi vardır, sana hangisi layıksa onu seç! Allah'ın yarattığı yüz bin sevgi var; sen bunlardan kendine layık olanı seç. Fakat bu yüz bin sevgiyi iki başlıkta değerlendirmek gere kir:
ÜMMÜ SÜLEYM (R. ANHÂ)’NIN TESLİMİYETİ
Hz. Ebû Talha ve Ümmü Süleym’in (r. anhümâ) oğulları olmuştu. Bir gün bu çocuk ağır hastalanıp Ebû Talha’nın evde bulunmadığı bir sırada vefat etti. Ümmü Süleym (r. anhâ), onu yıkayıp kefenledi ve evin bir köşesine koydu, üzerini örttü. Ev halkına da “Ebû Talha’ya oğlunun öldüğünü, ben söylemedikçe, hiçbiriniz söylemeyiniz!” diye tembih
Bir Mucize: DOLU YAĞ TULUMU
Ashâb-ı Kirâm’dan Enes bin Mâlik radıyallâhü anh’in annesi Ümmü Süleym radıyallâhü anhâ’nın bir keçisi vardı. Bir gün, keçisinin sütünden yaptığı yağı, bir tuluma doldurup hizmetçisi Zeyneb’e, “Ey Zeyneb! Bunu, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e götürüver, ekmeklerine katık yaparlar.” dedi. O da götürüp arz etti.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.), (yanında bulunanlara) “Tulumu boşaltıp iade edin.” buyurdular. Onlar da tulumu boşaltıp geri verdiler. Zeyneb (r. anhâ), tulumu getirip evdeki bir direğe astı. O sırada Ümmü Süleym (r. anhâ) evde değildi.
Bir müddet sonra Ümmü Süleym (r. anhâ), eve geldi, tulumun yağ dolu bir hâlde direkte asılı olduğunu ve tulumdan yağın sızmakta olduğunu gördü. Hizmetçisine, “Ey Zeyneb! Ben sana, bu yağ tulumunu Resûlullah Efendimize (s.a.v.) götür, dememiş miydim?” diye sordu.
O da “Ben, istediğinizi yaptım. Eğer bana inanmıyorsanız beraber Resûlullâh’a (s.a.v.) gidelim.” dedi. Sonra beraberce Resûlullah’ın (s.a.v.) huzuruna vardılar. Ümmü Süleym (r. anhâ), ‘Yâ Resûlallah! Ben Zeyneb’le size, içinde yağ olan bir tulum arz etmiştim.” dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) de “Evet, o, tulumu getirdi.” buyurdular. Ümmü Süleym (r. anhâ) “Sizi, hidâyetle ve hak din ile gönderen Allâhü Teâlâ’ya yemin olsun ki o tulum, şu anda yağ dolu ve altından yağ sızıyor.” dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Buna neden şaşırıyorsun ey Ümmü Süleym! Muhakkak Allâhü Teâlâ, seni onunla tekrar rızıklandırıyor.” buyurdular.
Fedakar kadın, Ümmü Süleym... Efendimiz'in (asm) süt teyzesi. İslamın yayılmaya başladığı zamanlarda kalbindeki İslam'a karşı olan muhabbete dayanamayıp iman etmişti ama eşi Mâlik bin Nadr, Allah ve Resulü'nün davasına inanmamıştı. Ümmü Süleym, eşine Müslüman olduğunu söyleyemeyip kendi dünyasında kocaman bir yangınla
