Umut, nefes nefese koşarken bir sokağın köşesinde arkadan yetişen bir kurşunla vurulmaktı elbette.
“İyi ammâ, dünyâda bu kadar taze umut varken… Umut bu kadar bolken… Umut doğup yeni umutlar doğurarak durmadan artarken bize umutsuzluk nereden geliyor?”
Sayfa 199 - İTHAKİ
Reklam
... ama bilindiği gibi umut en son ölen şeydi.
Bir şeyi çok umut etmek, umuda köle olmaktır..
Umut ettiğin kadar özgür, korkak olduğun kadar tutsak olursun.
Tuhaf bir his vardı içimde; endişelenmiyodum hayır, keder gibi, belki daha da beter bir şey... Nüzhet... Evet, Nüzhet artık yoktu. Hayatımın anlamı olan kadın, binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeye değil, yokluğa gitmişti. Karanlığa, boşluğa, sonsuzluğa... Eskiden ona duyduğum derin hasreti, bir gün yeniden görüşebilmek, yeniden başlayabilmek umuduyla bastırırdım. Artık o umut yoktu, aptalca da olsa beni hayata bağlayan bütün o mutluluk hayallerini artık kuramayacaktım. Nüzhet'in Chicago'ya giderken bıraktığı veda mektubunda yazdığı gibi, bitmişti. Yirmi bir yıl önce okuduğumda inanmadığım, kabul etmediğim bu tek kelimelik cümle, gerçek anlamını şimdi kazanıyordu. Evet, bitmişti.
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.