" Yalnızlık öylesine saplanmış ki bedenime gözlerim her ıssız manzarada ruhumun acı bir yansımasını görüyor. Tam olarak nereye ait olduğumu bu yerde vakit geçirerek çözebilseydim eğer kim bilir belki de o vakit bu amansız savaşta kendime karşı güçlü bir saf olabilir ve bir umut bu savaşta onu mağlûp ederek zaferimi kutlayabilirdim. Peki, kendimi yendiğim vakit ne olacaktı? Tam olarak nasıl bir zafer bu ? Maddi zaferlerin tatminini bulabilecek miydim bu zaferde? Ya kazandığım vakit daha korkunç bir şey ile karşılaşacaksam? Hem tam olarak neydi ki bu savaş ; ölmek veya ölmemekle mi alakalıydı veyahut delirip delirmemek ile mi ? "
Çoğu kez tek başına olmak anlamında yalnızlık, düşüncede ya da kişilikte olgunluğa ermenin ve derinleşmenin temel koşullarından biridir; doğal güzelliğin ve büyüklüğün, yüceliğin eşliğinde yaşanan bir yalnızlık, yalnızca birey için yararlı olmakla kalmayan, ancak yokluğu topluma zararlı olan düşünce ve esinlerin beşiğidir. Doğanın kendiliğinden etkinliğini gerektiren şeylerden yoksun, insanoğluna yiyecek yetiştirmeye elverişli, her bir dönümü ekilip biçilmiş, çiçeklerle ya da çayırlarla kaplı her alanı sürülmüş, yiyecek konusunda kendisine rakip olacağı gerekçesiyle insanın yararlanabileceği şekilde evcilleştirilmemiş bütün dört ayaklı hayvanların da kuş türünün yok edildiği, her çalılığın ya da fazlalık ağacın kökünden söküldüğü ve geliştirilmiş tarım adına ot diye sökülüp atılmayan tek bir yaban çiçeğinin ya da bitkisinin yeşerdiği bir karış toprağın kalmadığı bir dünyada derin düşüncelere dalmak da doyurucu olmayacaktır. Eğer dünya, servetin ve nüfusun sınırsız artışı nedeniyle, daha iyi ya da daha mutlu değil de daha büyük bir topluluğu yaşatmak amacıyla kökünün kazınabileceği güzelliklerin büyük bir bölümünü yitirecekse, geleceğin canlılarının selameti için içtenlikle dilerim ki, zorunluluk onları durdurmadan çok önce belli bir düzeyde kalmaya razı olsunlar.
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış , Sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avusturalyaya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek
KARANFİL
Beyaz bir buluttan bir gün ansızın
Bir karanfil düştü parmaklarıma
Gözlerine kuşlar uçtu bir kızın
Elleri karıştı ırmaklarıma
Islak bir rüyadır bende karanfil
Ruhum, kokusunun dilencisidir
Bu yorgun bir alev damlası değil
Büyük yangınların habercisidir
O kızıl bir deniz, bense tenhâyım
Onda umut, bende yalnızlık büyür
Ne dünya sonsuzluk, ne ben dehâyım
İçimde sadece şairler uyur
Mutluluğun geniş kapılarında
Hayatın sürgüleri var.
(Daracık ömrümüzde geniş sıkıntılar)
Usul gülüşlerimizde hüzün lekeleri
Küçük ayrıntılara yöneldik nicedir,
(içedönük duygulu karamsar)
İki yüzümüz vardı iki güzelliğimiz
Umut ve Sevgi, kırmadan aynaları
(Alın kırışığımızda aynı suçun izi var)
Yalnızlık biricik benzerliğimiz oldu
Payımıza düşen o yanlış ilişkilerden.
(Herkese acısı kadar)
Ne konuşmalarımızda tat kaldı
Ne susmalarımızda bir hikmet
(Hep aynı boşluğa açıldı dar kapılar)
Olur olmaz şeylerden alınır kırar olduk
Zamana benzedik iyice, çekilmesi zor.
(Aynaların ardında aynı kirin pası var)
Sayfa 20 - Kırmızı Kedi Yayınevi: İkinci Basım: Şubat 2013Kitabı okudu