Sarıyaz "bu dünya neden"sorusuyla başlıyor.Bir yandan da bu dünya hep neden kötü,neden sarsıntılı, yaşanası mı bu dünya bunları düşünerek çeviriyorum sayfaları.Sanırım bunun cevabını bulamayacağımız.Dünyadayız çünkü bunun telafisi yok.
Deprem olgusu üzerinden yaşanamayanların, ölümlerin, hayallerin ve kahramanların kaybedilenlerin perdesini aralıyoruz.
Farklı karakterler ve deprem gibi güçlü bir metaforla sıradan hayatların birden altüst oluşuna şahit oluyoruz.Bu depremde ölen yok,o anda gelen depremle hayatların yıkılışı, kaybedilen umutlar 8 farklı hikayede anlatılıyor.
Coğrafya olarak aşina olduğum bu topraklarda gezer gibi okuyorum Sarıyazı.
Her insanın hayatında bir sarıyaz vardır aslında.Ona ne zaman denk geleceğimiz nasıl karşılayacağımızı bilemiyoruz.Sevilen insanın kaybı,hayallerin yok oluşu, yoksulluğun getirdiği çaresizlik,kapitalizmin doğayı tahribatı,para hırsıyla bozulan insan, duygusal olarak biten bir evliliğin eşlerde yarattığı travmalar kitabın konusunu oluşturuyor.
Sarıyazla tanıdım yazarı bu akşam İnsancıl kitap kulübümüzle üzerine konuşacağız, çok sevdim, tavsiye ederim.