Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Michel De Grece
Bir "canavar"ın (Abdülhamit Han'ı kastediyor.) romanını yazacağım diye başlayıp bir trajedinin kahramanını yakalar Michel de Grece. Ülkesi için umutsuz da olsa emperyalizmin dalgalarına kahramanca göğüs germeyi başaran bu yalnız adamın başkasına kolayca yığınlığa düşürecek 30 yıllık mücadelesini Fransızca "Son Sultan" ( Le dernier Sultan) adıyla romanlaştırır. "Araştırmalarımın sonunda" der, "Abdülhamid'in propaganda gayesiyle uydurulmuş, saptırılmüş ve tahrif edilmiş görüntüsü altındaki gerçeği gördüm". Üstelik Kraliyet ailesinden bir Yunan prens olan Michel de Grece gerçeği görebiliyorken, içimizdeki birileri nedense henüz uyanmış değiller. Bu ne bitmez kinmiş? Bu ne alınmaz intikammış? Yetmedi mi?
Yalnız bir opera
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Sayfa 4
Reklam
Az önce sorduğu soruların cevabını merak ediyordu. Onu neden sevmediğimi. Ama böyle şeyleri konuşmak o kadar zordur ki. Böyle şeyleri susmak bile zordur. Hemen anlaşılır neyi sustuğu insanın, en usta yalancı bile bir şey yapamaz o noktada. Sadece salakça gülümseyebilir ve o haliyle kahreder karşısındakini, tabii kendini de kahreder bu arada. Her şey yıkılır böylece iki insan arasında, tuzla buz olur, ayağı kırık at olur, daha da düzelmez, ne geçmişe özlem kalır, ne gelecekten bir beklenti, ne de şimdi de yaşanabilir bir an, hiçbir şey kalmaz. Hangi sivri zekalı zamanı üçe ayırmış ki zaten? Her şey o şimdide olup bitti çoktan, yaşananlar bitti, yaşanamayacaklar bitti, her şey yaşanamayıp bitti o şimdide. Çok mu karamsar? Çok mu umutsuz? Allah kahretsin! Annem burada bana, onu neden sevmediğimi soruyor. Bunun nesi karamsar, bunun nesi umutsuz, bu benim hayatım, bu senin hayatın, bu herkesin hayatında bir gün köşeye sıkışacağı o yer, o ilk büyük pişmanlık, o asla telafi edilemeyecek hata, kapanmayacak yara, ayağa kalkamayan at, boğulan balık, hepsini tek tek mi anlatayım, hukuk kitaplarındaki gibi sonuna örnek davaları mı ekleyeyim, hani nerede kaldı anlayış, hani nerede kaldı anlayışın dostum.
Sayfa 130Kitabı okudu
"Çayhanelerde günlerce, günlerce hiçbir şey yapmadan oturuyorlar" diye anlattı. "Her kasabada yüzlerce, bütün Türkiye'de yüz binlerce, milyonlarca işsiz, başarısız, umutsuz, hareketsiz, zavallı adam. Üstlerine başlarına çekidüzen verecek halleri, yağlı ve lekeli ceketlerini düğmeleyecek iradeleri, ellerini kollarını kıpırdatacak
"Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al da birlikte gidelim. Aman umutsuz bir yer olmasın." Didem Madak
Çocukluğun taşrası, romantik balkondan seni yelpaze gibi açıyorum. Eskiden olduğu gibi sokakların terk ettiği ben, terkedilmiş sokakları inceliyorum. Düş darbeleriyle dövdüğüm küçük kent, kıpırtısız varlığından beliriveriyorsun. Köpüğün kıyısında uzun ve ağır adımlarla toprakları ve otları çiğneyerek, daha yeni boyanmış bu gök altında büzüşmüş
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.