Tuğba

Dünyanın İlk Uykusu
Kayboldum araken kaybettiğimi Farkına varmadım çoğu zaman Bulmak için kendime daha çok sormalıyım Adem'e ne söylemişti şeytan? Düşündüm, yeniden sevmeyi sürgün sebebiyken Yine doğsam ve kalbimle kalsam baş başa İlk oğlu olsam da sorsam Adem'e: Babacığım, kapanmayacak mı hiç yaran Bilmem, ilk insan olmanın yalnızlığı ne kadar ağır Ne kadar ağır daha ilk günden bilmek, burası sürgün Hayat bir oyundan ibaret olsa da -- ölmek Hiç oyun oynamadan, hiç çocuk olmadan Adem'in ilk uykusu tevbe rahatlığından belki Benimse beni aldatan her şeye alışmaktan Ben, bembeyaz uyandım yangından habersiz Adem nasıl uyandı ilk uykusundan?
Reklam
Çünkü; değil mi ki, ölümlülük hiçlikle soydaştır ve varlığımızın kıymeti bileğler.
Yerinden kımıldamayan, ayağına bağlanmış prangayı da fark etmez. Arzu ve dürtülerimizin esareti altına girdiğimizde, onlara direnmenin nasıl bir şey olduğunu unuturuz. Rüzgarın kuvvetini ancak ona karşı yürüdüğümüzde hissederiz. Bir arzusuna beş dakika bile direnemeyen bir insan, eğer direnebilseydi bir saat sonra ne olacağını hayal bile edemez.

Reader Follow Recommendations

See All
İnsan, ontolojik bir ilkedir. Kezâ insan, bir şey değil bir şahsiyettir. Bu niteliği içindir ki, sadece insanlar ölür, geriye kalan her şey ise telef olur.
Sayfa 40 - h yayınlarıKitabı okudu
Malzemede ölür, eserde diriliriz.
Sayfa 27 - diriliş yayınları
Reklam
Sevgili Dost, Şu günlerde, "İyi misin?" sorusunu herkes aynı şekilde cevaplıyor: "Bu ortamda ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim." İç karartıcı haberler birbiri üstüne bir felaket kolajı gibi yapışıyor. Yapışıyor da çantasını çaldırmamak için trenle peron arasına sıkışıp parçalanan kadın, akşam yemeğini iştahla yememize mani olamıyor. Ormanlara atılan mazlum cesetler, izleyeceğimiz bir futbol maçının keyfine gölge düşürmüyor. Sevdiğimiz insanlara karşı yapılan büyük haksızlıklar karşısında bile, dudaklarımızdan ancak birkaç zayıf cümle dökülebiliyor. Üzüntü kalbe inemiyor, kalp buğzedemiyor. Günün birinde, bir adam Demosten'e gelip dövüldüğünü söyler ve davasına bakmasını ister. Demosten ona, - Dostum, bu sözünüz doğru değil! der. Adamcağız bu sefer sesini yükselterek feryat - Ne yani, beni dövmediler mi! Bu inleyen sesi duyan Demosten, - Hah, şimdi hakaret gören bir adamın halini görüyorum, karşılığım verir. Sevgili Dost, Bir bedenin organları gibi olduğumuz söylenmişti bize ve biz buna inanmıştık. Çünkü bu sözün sahibi Peygamberimizdi. Vücudumuzun bir parçasının geçirdiği rahatsızlık hani bütün vücudu ateşler içinde bırakacak, bütün vücut bu rahatsızlıktan elem duyacaktı? Kol kesilirken dudak gülüyor; ayak kesilirken kollar el çırpıyor; bir göz oyulurken diğer göz futbol maçı izliyor. Bir cinnet olmalı bu!
Sayfa 136 - şuleKitabı okudu
"Eğer yeryüzündeki bütün elleri bir masanın üzerine koysalar, elini bulabilirdim onların içinden."
Sayfa 21 - ŞuleKitabı okudu
Alemin küfre göre, hem başı, hem sonu "hiç"... "Iki hiç" arasında varlık olur mu ki hiç?..
Sayfa 358 - Büyük Doğu Yayınları