Süleyman Nazif diyor ki: "Türkçe, milletimizin iskeletidir." Nasıl, iskeletsiz bir adam ayakta duramazsa dilsiz bir millet de varlığını devam ettiremez.
Reklam
Unutamadıklarım olacak elbet; Asıl önemli olan; umursamadıklarım. Adsız, sıfatsız; orada öylece bıraktıklarım…
256 syf.
·
Not rated
61 yıldır kalem tutan ve edebiyatımıza birbirinden kıymetli eserler kazandıran Yavuz Bülent Bâkiler, bu kitabında hatıralarını yazdı.3 cilt halinde yayınlanacak eserinde Bâkiler, Cumhuriyet tarihini de sorgulayan, yorumlayan portreler kaleme aldı. Atatürk’ten Kazım Karabekir’e, Fevzi Çakmak’tan Adnan Menderes’e, Osman Bölükbaşı’dan Samiha Ayverdi’ye, Rauf Denktaş’tan Muhsin Yazıcıoğlu’na... siyaset, kültür ve edebiyat dünyamızın en önemli isimlerine şâhitlik yaptı. Kimi yerde kızdı, kimi yerde hüzünlendi, kimi yerde ise yorumu okuruna bıraktı.
Unutamadıklarım
UnutamadıklarımYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2013387 okunma
Biz, Müslüman olduk- tan sonra da Şamanizm'e ait birtakım inanışları millet olarak devam ettiriyoruz. Mesela Anadolu'da, evlerimizin kapıları üzerine çaktığımız geyik boynuzları, at nalları, buğday demetleri Şamanizm'le ilgilidir. Tekkelere, türbelere mum yak- mak, ağaçlara bez bağlamak, eşiğe basmamak, ocakları temiz tutmak, tavşan eti yememek veya tavşanı mukaddes bilmek tamamen Şaman inancından kalan geleneklerdir.
Enstitüleri kapanmasaymış Türkiye çok daha ileri bir noktada olurmuş!" Yanlış! Milyar kere yanlış. Köy Enstitülerinin kapanması da ne demek? Kapısına kilit vurulan, kapatı- lan bir tek Köy Enstitümüz yoktur. Köy Enstitülerinde eğitim sistemi değiştirilmiş, gerici komünist öğretmenlerden ayıklanmış ve sonra onlar, Köy İlköğretmen Okulları olarak yine köylümüzün ve milletimizin hizmetinde olmuşlardır. Cemal Kutay Beyefendi, Köy Enstitülerinin iptidaî bir zihniyetle kurulduğunu, fırsat ve imkân eşitliğini katlettiğini de söylemiyor. Çünkü o 1940'lı yılların kafasına ve kanunlarına göre Köy Enstitülerinden mezun olan bir öğretmen, yirmi lira maaşla yirmi yıl köy öğretmenliği yapmak mecburiyetindeydi. Şehirlere gelmek isteyenler veya başka bir alanda eğitim gör- mek isteyenler yirmi yıl bekleyeceklerdi! Niçin? Şimdi hangi medenî kafa böyle bir kaide koyabilir? Köyde doğmak, Köy Enstitüsünde okumak, bir köy çocuğunu neden zincirlesindi? Onun daha çok okumasına, doktor, mühendis, hâkim... olma- sına neden fırsat verilmesindi?
Reklam
Dranas demişti ki: "Bu tespit kanıma dokundu! Artık bizim cenaze merasimlerimize bile Batı gelenekleri bulaşmaya baş- ladı. Bazı ünlülerimizin cenazelerini, Chopin'in (ok: Şopen) ölüm marşıyla kaldırıyoruz. Batılılar gibi cenaze başında nu- tuk söylüyoruz. Batılılar gibi saygı duruşunda bulunuyoruz. Siyahlara bürünüyoruz. Bir tek istavroz çıkarmamız noksan kaldı. Yakışır mı bunlar bize?" Yakışmıyor elbette diye cevap vermiştim. Şimdi bir de ölülerimiz için saygı duruşuna geçerken, Batı dünyasından bize, borazan öttürme âdeti bulaştı. Bin kere, milyon kere ayıptır. Bütün bunlar, bir aşağılık duygusunun saçmalıklarıdır. Batılılıarın geleneklerine hiçbir şey demiyorum. Adamları saygıyla karşılıyorum.Ama o geleneklerden bize ne? Hani Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür! demişti? Bizim kültürümüzde var mı ölülerimizin ruhları önünde put gibi durmak,borazan üflemek?
790 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.