Şimdi grursuz say beni. Olsun varsın. Benimde unutamadıklarım var, unutamayacaklarım. Bu kez çok yaralandım. İlk defa kalbimin kanadığını farkettim. Her zaman sadece gözlerim ağlardı. Bu defa kalbimde ağlıyor. Ama kan ağlıyor. Bu kan belki azalır. Belki durur. Ama bu acıyı unutamam. İyi oldu bir taraftan. Belki ders cıkartırım bu acılardan. Olsun be ben ne acılarla baş ettim. Bununlamı edemeyeceğim.düşmanlarım bilsinler yaşadığım her acı ayakta daha sağlam kalmamın sebebidir.
#retro diye tabir varya; bayılıyorum. Çünkü retro dedikleri şeyler genelde #90lar .. Ve bu #benimçocukluğumdu .. #radyo frekansı 89.40 olan #kentfm 'in artık İzmir'den dinlenmesi beni sevindirdi, kirli paslı şekilde duran pick up araba yapmaları da beni sevindirdi. #90lardaçocukolmak kirden korkmamaktı, geleceği düşünmekten çok geçmişi unutmamaktı. O yüzdendir o zamanlarda dostlukların daha sağlam olması. Unutamadıklarım arasında birde #yavuzsultanselim var tabi... Hikayeleriyle büyüdüğümüz #şair Yavuz ile ilgili bir eser daha.... #yavuzbahadıroğlu adaşının gençliğinin romanını yazmış. #şehzadeselim adlı eseri ben sevdim. Akıcı, sürükleyici ve kolay bir romandı. Yazar için çok taraflı deselerde ben katılmıyorum, belki de aynı tarafta olduğumuz içindir. Ama #nesil yayınlarından şikayetim var. Eser yazım hatalarıyla dolu... Yine de alıp okumanızı, çocuklarınıza okutmanızı tavsiye edeceğim bir #kitap.
Şehzade SelimYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 2008439 okunma
Kültür ise, milletlerin hayatında bir şahdamar önemindedir. Kültür, bir milletin dil, din, tarih şuuru, gelenek ve göre nek zinciri ile güzel sanatlarından ibaret! İlim, teknik, medeniyet milletlerin elbette vazgeçemeyeceği esaslar. Fakat bir şartla: Kültürlerinden kopmamak şartıyla. Çünkü ilmin, tekniğin, medeniyetin meydana getirdiği zevkler vardır Bu zevklere dalan ve alışan topluluklarda bir gevşeme meydana gelir. Kendi kültürlerine sımsıkı bağlı kalan milletlerde ise bir dayanışma, vatana, devlete, istiklâle... sımsıkı sarılma azmi görülür. Bu bakımdan tarih boyunca, kendi kültürlerine bağlı kalan milletler, medeniyette ilerleyen ama kültürlerinden koparak zevk ve sefa alemlerine dalan milletleri daima mağlup etmişlerdir. Bunun en son örnekleri işte ortada: Fransız'ın ve İngiliz'in tekniğini, Arap toplulukları, kendi kültürlerine bağlı kalarak yendiler. Bu bakımdan bütün İslam ülkeleri, hem eğitimde, ilimde teknikte yeni bir seferberlik başlatmalıdırlar hem de kendi kültürlerini araştırıcı, yayıcı, yaşatıcı olmalıdırlar.
Devlet, hazırlatıp bastırdığı tarih kitaplarıyla Kur’an’ı “Uydurma hikâyeler manzumesi“, Hz. Muhammed’i de “yarı meczup bir kimse“ olarak göstermeye başlayınca birtakım kimseler kolları sıvamışlar. CHP Edirne milletvekili Şeref Aykut, İslâmiyet yerine yeni bir din olan Kemalizm’i ileri sürmüş. Şeref Aykut’a göre: “Kemalizm, bütün dinlerin fevkinde bir yaşamak dinî“ imiş Kemalizm dininin 6 ana temeli varmış. Bunlar: “Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Devletçilik, Laiklik, İnkilapçılık“ olarak tespit edilmiş. Şeref Aykut’un yazdığı Kemalizim isimli kitap aynı zamanda CHP il başkanı olan valilerimiz tarafından halka dağıtılmış. Yalnız bu yeni dinin bir de peygamberi olmalıymış. 1928 yılında bastırılan “Türk’ün Yeni Amentüsü”nde gerçi ilk adım atılmış; ama yeterli değilmiş. Behçet Kemal Çağlar büyük bir cesaretle öne çıkmış ve Süleyman Çelebi’nin Hazreti Muhammed için yazdığı Mevlidi, Atatürk’e uygulamış…
Enstitüleri kapanmasaymış Türkiye çok daha ileri bir noktada olurmuş!" Yanlış! Milyar kere yanlış. Köy Enstitülerinin kapanması da ne demek? Kapısına kilit vurulan, kapatı- lan bir tek Köy Enstitümüz yoktur. Köy Enstitülerinde eğitim sistemi değiştirilmiş, gerici komünist öğretmenlerden ayıklanmış ve sonra onlar, Köy İlköğretmen Okulları olarak yine köylümüzün ve milletimizin hizmetinde olmuşlardır.
Cemal Kutay Beyefendi, Köy Enstitülerinin iptidaî bir zihniyetle kurulduğunu, fırsat ve imkân eşitliğini katlettiğini de söylemiyor.
Çünkü o 1940'lı yılların kafasına ve kanunlarına göre Köy Enstitülerinden mezun olan bir öğretmen, yirmi lira maaşla yirmi yıl köy öğretmenliği yapmak mecburiyetindeydi. Şehirlere gelmek isteyenler veya başka bir alanda eğitim gör- mek isteyenler yirmi yıl bekleyeceklerdi! Niçin? Şimdi hangi medenî kafa böyle bir kaide koyabilir? Köyde doğmak, Köy Enstitüsünde okumak, bir köy çocuğunu neden zincirlesindi? Onun daha çok okumasına, doktor, mühendis, hâkim... olma- sına neden fırsat verilmesindi?
Ben aslında ben değil
ben aslında herkesim
Biraz ailem
Biraz arkadaşlarım
Biraz tanıdıklarım
Biraz tanımadıklarım
Biraz unuttuklarım
Biraz unutamadıklarım
Ben aslında ben değil
Ben aslında herkesim.
Cumhuriyet idaresine rağmen Atatürk'ün bir fikrini, bir davranışı tenkit etmek çok uzun yıllar 'Atatürk düşmanlığı' olarak görüldü, gösterildi.
Ciddi ölçüler içinde bile, bir tenkit hakkını düşmanlık saymak ancak mağara devri insanlarına yakışacak bir davranıştır. İlimde, sanatta, siyasette, tenkit hürriyetini yasaklamak, suç
Yavuz Bülent üstadın şiirsel anlatımıyla yakın tarihte kısa bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Üstadın mükemmel üslûbunu ve dilinin naifliğini müşahede ederken kitabın sohbet havasında ilerlediğini farkediyorsunuz.
UnutamadıklarımYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2013387 okunma
Bütün İslam ülkeleri, Batı dünyasının neden gerisinde ? Bunun sebebi ne? İlerlemeye İslamiyet mi engel, yoksa İslam'ın hükümlerini dikkate almayan, aklını kullanmayan Müslümanlar mı?