Savaş ve İnsan
Benden selam söyleyin o nazlı sevgiliye unutamadım unutamadım diye dolanıyorum kaç gündür. Kahır ve utanç dolu bir kitap. Savaşın insanı neye dönüştürebileceği, insanın esfeli safiline geçiş süreci başarılı bir şekilde resmediliyor. Elbette esas hayvandan da aşağıda olanın, tonlarca petrol için tonlarca insan kanı dökülmesine yol açan batılı firmalar olduğunun altı da çiziliyor. Çoğunlukla olduğu gibi o dönemde de zengin ve yönetici kesimin paçasına çamur dahi sıçramıyor, sıradan halk çamurlu su için birbirini hırpalarken.
Hiçbir ırkın diğerinden üstün olduğuna inanmayan birisi olarak insanımdan utandığım sirada "Şeytan insanın damarlarında dolaşır" hadisi şerifi geldi aklıma. Her insanın şartlar olgunlaştığında hayvanî davranışların esiri olabileceği, ezilenin aslında o anda ezemediği için o pozisyonda olduğunu vurgulanmış. Bizi bize anlatıyor kitap görmek istediğimiz takdirde.
21. yüzyılda da Alevi'yi, Suriyeli'yi, çarşaflıyı, Kürd'ü, CHP'liyi, Siyahi'yi, Çinliyi, göçmenleri,Müslüman'ı, DoğuTürkistanli'yi ... eline geçirse eziyet edecek birçok insan var ne yazık ki. Uluslararası firmaların ülkelerden büyük ciroları için dar gelirsiz insanlar aç kalmaya, birbirini öldürmeye ya da bizim yaptığımız gibi kulağının üstüne yatmaya devam ediyor ne yazık ki...
10/10 puan verdi
·
Liked
Üstad Victor Hugo'nun; insanoğlunun ön yargılar, tabiat, toplumsal yanılgılar ve kendi duygularıyla mücadelesini anlattığı olağanüstü eserlerinden biri daha. Betimleme deyince akla gelen ilk isim olan Victor Hugo'nun; kitabın bir bölümünde, haset ve içten pazarlık gibi duyguları ağızda tutulan kusmuğa benzeterek yaptığı bir betimleme var ki kitabı okuyalı yıllar olmasına rağmen unutamadım.
ALDATMA VE BİR VAROLUŞ YOLCULUĞU
''Karın varsa derdin var, ama karın olmayan bir kadınla daha büyük derdin var demektir.''
(s. 710)
Anna Karenina'nın yazıldığı dört yıl boyunca (1873-1877), Lev Tolstoy, kafasını meşgul eden tüm meseleleri eserine aktarır. Her fırsatta, roman yazarı, kalemini, deneme yazarına bırakır. Hikayenin akışı, yazarın kır ekonomisi, hayatın anlamı,
Herkese Selammmm
Bayıldımmmm..
Sevgili yazar @yenisehirlioglu ndan yine muhteşem bir eser. Kaleminin kuvvetini, kelimelerin ustalığını bu kitabında da göstermiş. Büyük bir aşk ile okudum Gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenilerek yazılmış olması da benim için daha kıymetli.
" Unutmak istediğim pek çok şeyi geri çağırarak hatırlamak istedim. Bu kendimle yüzleşmenin ilk adımı oldu. "
Evet Hanne'nin hikayesi böyle başlıyor. Alman bir aile tarafından yetiştirilmiş Türk bir ailenin kızı. Kendini insanlara kabul ettirmek ve onlar gibi olmak için çok çalışmış ve bir müddet sonra gerçek kimliğini unutmuş. Üniversitede tanışıp evlendiği Herbert ile güzel bir ilişkisi olduğunu düşünürken kendini kandırdığının farkına varıyor.
Gördüğü kabuslar yüzünden geçmişi ile hesaplaşması gerektiğini düşünüyor. Eşinden onu anlamasını ve destek olmasını istiyor ama bu Hanne için büyük bir yıkım oluyor. Evliliğini bitirmeyi düşünüyor. Fakat bu onun için hiçte kolay olmayacak.
Yıllar sonra öz abisi ile buluşmaları geçmişte saklı kalan bir sırrı da ortaya çıkarıyor. Bu gerçek karşısında Hanne'nin haline bu kız nasıl dayanır dediğim anda umulmadık şeyler oldu.
Ayrıca sevgili yazar #bahadıryenişehirlioğlu diğer kitaplarda olduğu gibi bu kitabında da muhteşem bilgiler yer vermiş. Mesnevi'den verilen örnekler çok hoşuma gitti.
Kitabın kapağında kırmızı bir elbise var hikayesini merak ediyor musunuz ? Oldukça hüzün verici bir hikayeye sahip. Ben söylemeyeyim size keyifli okumalar. Devamını sabırsızlık ile bekliyor olacağım.
Kitabın adı:Son Cüret
Yazarın adı:Yılmaz Özdil
Okuyanın adı:Nezaket Topal
Sayfa sayısı:452
Rumbeyoğlu Fahrettin Damat Ferit tarafından Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) olarak atanmış. İlk icraatı okullarda Türk Kelimesini yasakladı. Osmanlı kullanılacaktı. "Rum"beyoğlu Türk'ü yasaklamıştı. Bu bana birleyler anımsattı peki size de
Önsöz'de #jorgeluisborges der ki;
Thackeray, Kipling ve diğer birçok İngiliz aydın gibi Hector Hugh Munro da Doğu'da dünyaya geldi. Munro soyadını köklü bir İskoç ailesinden, Farsçada kadeh sunan anlamına gelen Saki takma adını ise Rubailer'den almıştır.
Munro' nun yapıtları, yalnızca varlıkları bile çevresindeki insanların hayatını zehir etmeye yeterli, yaşı geçkin, iğrenç, kendi istekleri doğrultusunda hareket eden insanlar ve dostlukları bir tür büyü olan hayvanlarla doludur.
Munro kozmopolit bir yaşam sürdü, ancak tüm yapıtları melankolik bir çocukluk yaşadığı İngiltere'de geçer. Yaşamı boyunca çocukluk dönemini unutmadı ve bu dönemde yaşadığı onulmaz talihsizlikler yapıtlarına malzeme oluşturdu. Bu olağan dışı bir durum değil; bilindiği gibi "talihsizlik" sanatsal yaratımın öğelerinden biridir.
12 öyküden oluşan kitap farklı geldi bana, yazarın yalın dili, insanları küçük düşürmesi, farklı anlatımı, öykülerde hayvanlara yer vermesi, sıradan cümlelerle çok farklı sonuçlara varması çok güzeldi.
Her hikaye farklı ve kendi içinde güzeldi.
En beğendiğim kesinlikle kitaba adını veren "Lady Anne Susuyor" oldu. Okuyanlar hak verecektir.
Seçkinin son kitabı bu muhteşem seçkiyi hazırlayan Jorge Luis Borges'e ait...Ay İçinde okuyup bitireceğim.
