"Çoktandır soracaktım Lev Nikolayeviç. Sen Tanrı' ya inanır mısın?" "Soruşun ve bakışın tuhaf," dedi Prens. Rogojin kısa bir sessizlikten sonra, soruyu unutmuş gibi, "Bu tabloyu seyretmeyi severim," diye mırıldandı. Prens, birden aklına gelmiş gibi, "Bu tabloyu mu? Ama bu tablo insana inancını kaybettirir!" diye bağırdı. Rogojin çabucak doğruladı: "Zaten kayboluyor."
Bir yemek yerken tuzu az, yağı fazla, sıcak ya da soğuk gibi şikâyetler ederek şükrü unutmuş şikâyeti çoğaltmış olursun. Yahut da yaşadığın imtihanın içindeki sıkıntıları şikâyet ederek dertleri besler ve daha da çoğaltırsın. Sen bunu belki fikir sanırsın, fikrini söyledim dersin ama bu net bir şikâyettir. Oysa şükür nimeti çoğaltırken, şikâyet sıkıntıları çoğaltmaktadır.
Reklam
Bu gençler gözleri kulakları kapalı gidiyor yurtdışına. Sadece oraların dış görünüşüne aldanıyorlar. Ecdat toprağına döndükleri zaman yabancı biri olup çıkıyorlar. Hani bir hikaye vardır ya, karga keklik gibi yürümek isterken kendi yürüyüşünü de unutmuş..
Geçen zaman, Allah'tan yalvararak dilediğim gibi, hatıralarımı zayıflatmıyor, çektiğim acıyı daha dayanılır kılmıyordu. Her güne ertesi günün daha iyi olacağını, onu birazcık olsun unutmuş olacağımı umarak başlıyor ama ertesi gün karnımdaki ağrının hiç değişmediğini, acının sürekli yanan kuvvetli bir kara lamba gibi içimi karartmaya devam ettiğini hissediyordum. Onu birazcık daha az düşünebilmeyi, zamanla onu unutabilmeyi başardığıma inanabilmeyi ne çok isterdim!
Sayfa 175 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
... "bazen adaleti bir süre kendi halinde kaldığında, Tanrı unutmuş gibi görünebilir ama hatırladığı an mutlaka gelir..."
ilk defa kaçırmıyordum gözlerimi senden ama artık bakmıyordun da sen. çok acı , güvenmeyi unutmuş bir insanın görmezden gelinmesi. o deli gibi görmek isterken seni.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.