Oğuz Atay'ın Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup, Demiryolu Hikayecileri - bir rüya adlı hikayelerinden oluşan 1975 yılında ilk basımı yapılan muhteşem eseriyle karşı karşıyayız. Bu eserle birlikte Atay sadece iyi bir romancı olmadığını aynı zamanda kusursuz bir hikayeci olabildiğini de bizlere gösteriyor. Sekiz hikayenin tamamı da muhteşem.
Bireyin aydınlandıkça, yalnızlaştığı ve korkuları ile yüzleşirken umutsuzluğun derin bataklığına saplandığını gösteren ama bunu yaparken de mizahını asla elden bırakmayan bir anlatımla karşı karşıyayız. Çok sağlam bir toplum eleştirisinin yanında bireyin varoluş sancılarını ustaca betimleyen tüm hikayelerde gri bir atmosfer hakim. Oğuz Atay anlaşılamamanın verdiği öfkeyi, mizahın eleğinden geçirerek,incelikle sayfalara dökmüş.
Özellikle Korkuyu Beklerken adlı hikayeden çok etkilendim. Abartısız bir şekilde şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki; şimdiye kadar okuduğum en iyi hikayeydi. Kahramanın yalnızlık hissiyatı, yaşadığı korkular ve yaratılan izolasyon hissiyatının gerçekçiliği beni büyüledi. O kadar muhteşem ki okuduğunuzu unutup yaşamaya başlıyorsunuz. Çünkü anlatılan duygular ve korkular aslında hepimizin içinde var olan ama nedense itinayla yokmuş gibi davranmaya çalıştığımız şeyler.
Oğuz Atay'ın romanlarında kullandığı dilin aksine son derece sade ve daha rahat okunabilen bir dile sahip Korkuyu Beklerken kitabı. Bu yüzden Oğuz Atay'ı daha önce okumadıysanız başlamak için iyi bir eser olur diye düşünüyorum.Herkese şiddetle tavsiye ediyor ve iyi okumalar diliyorum.