Dünde kalan ve artık mâlûmun olan her şey, bir zamanlar kendisini merak edip durduğun bir meçhuldü. Adına “gelecek” diyordun. Bekledin, geldi, gördün. Bazen çok zorlayan sıkıntılar, bazen ferahlatan sevinçler olarak teşrif etti. Adı her ne kadar geçmiş ise de tecrübe ettiğin kadarıyla, anladın ki geçmiş, geçmez. Ateşiyle kalmasa, közüyle kalır.
Üç Adımlık Çağrışım Kılavuzu
Bir tanıdığın kitabını okuma ve değerlendirme sürecine girdiğimde yakalamaya çalıştığım hız, beni yanlış yönetiyormuş, bugün anladım.
Erol Kaf’ın “Kısa Kelam”ını hızlıca okumaya başlamamın üzerinden aylar geçti. Metinlerden yarısından fazlasını okumuşum, kalanını bitirmek için kitabı elime alıp devam etmeye
Bizim Büyük Çaresizliğimiz- Barış Bıçakçı
Yer yer iki kişi arasındaki dostluğu,zaman zaman aşkların imkansızlıklarını ,Ender'i, Çetin'i ,Nihal'i anlatan bu kitabı çok severek okuduğum gerçektir. Ender'in duraklayarak bazı noktalarda: Bakma bana öyle Çetin,yeniden üşenme oku Çetin, tutma beni Çetin diye çıkışlarını eğlenerek yer yer üzülerek okudum. Içinde bulundurduğu sohbet havası ferahlatıcı bir etmendi. Hikaye ağı ilk 10 sayfadan sonrasında akıcılık kazandı. Ve karşımda gerçekten 40larinda biri kel ,biri göbekli aynı kıza aşık olmuş (ki kız 20li yaşlarında) iki orta yaşlı adam.
Itiraf etmek gerekirse kitabın kapağını ilk açtığımda acaba sıkılabilir miyim diye bir düşünce zihnimin içini ufak ufak eşeliyordu. Yazar beni utandırdı. Kalemine sağlık demeden geçmeyeceğim.
Puanlayamam,tavsiye ederim. Kitapla kalın.
