Biefraa'da, Kongo'da, Vietnam'da ölen insanlara ağıt yakmak "İlericilik", "Bilimsellik!" Ama Türkiye dışında yaşayan Türkleri bilmek, sevmek ve onlarla bir kültür ve gönül birliği içinde bulunmayı istemek ise "Macera" ve "Faşizm!"
Sayfa 112Kitabı okudu
Bizi Anadolu'da birbirimize düşman hâle getiren, kardeşi kardeşe boğazlatan yüzde yüz yabancı kültür ve ideolojilerdir. Bizi Türkiye dışında yaşayan Türklerden uzak tutan ise, bilgisizliğimizdir. Halbuki milli kültürümüzün en büyük düşmanı cehalettir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
“Festival bitikten sonra Üsküp Türklerinden küçük bir grupla bir köşeye çekilip sohbet ettik. -Nazım Hikmet’i seviyor musunuz Yavuz Bülent Bey? -Sevmiyorum! -Niçin sevmiyorsunuz? -Vatanımı, milletimi, devletimi sevdiğim için. -Ne demek yani? -Ne demek istediğimi isterseniz bir soruyla açıklayayım. Siz Tito’yu seviyor musunuz? -Seviyoruz. -Neden seviyorsunuz? -Tito bizim için cesur ve iyi bir başkan. Yugoslavya’daki Türkleri ezmiyor. Türk olduğumuz için üzerimizde devletin bir zulmü yok! Okuma, çalışma, seçme, seçilme hürriyetimiz var. -Başka? -Tito cesur bir lider. Bizi Sovyet emperyalizminden kurtardı. Tito-Stalin gerginliği, 1945’lerde son haddini bulmuştu. Rusya’nın iç işlerindeki çekişmelerinden faydalanan Mareşal Tito, bir gece yarısı Yugoslovya’daki bütün Rus asker ve subaylarını, bütün Rus teknisyenlerini trene bindirip, Rusya’ya postaladı. Bu bakımdan biz, bir Bulgaristan, bir Macaristan, bir Çekoslavakya durumunda değiliz. Gördüğünüz gibi, Yugoslavya’da bir Sovyet Rusya emperyalizmi yoktur artık. -Yani siz, Mareşal Tito’yu, sizi Sovyet emperyalizminden kurtardığı için seviyorsunuz, öyle mi? -Evet öyle. -Tito’nun bu davranışını, sizler kadar bende takdirle alkışlıyorum. Yalnız şimdi ortada büyük bir çelişki var. Tito’yu seviyorsak Nazım Hikmet’i sevemeyiz. Nâzım’ı seviyorsak Tito’yu alkışlayamayız. -Neden ama? Neden? -Siz Tito’yu, sizi Sovyet emperyalizminden kurtardığı için seviyorsunuz! Ben Türkiye’yi Sovyet emperyalizminin kucağına çekmek için her şeyini veren Nâzım Hikmet’i niçin seveyim?”
Sayfa 72
“Tam kalkmak üzere iken, masamıza, Yugoslavya Türklerinden, şair ve gazeteci Hasan Mercan geldi. Fiziki yapısıyla, şivesiyle, davranışlarıyla, sanki tam bir Anadolu çocuğu. Oturur oturmaz, sözü Türkiye’den açtı: -Türkiye, kültür ve şiir yönünden ne kadar zengin bir ülke. Türk şiirini buradan, imkanlarım ölçüsünde takip ediyorum. Acaba orada da
Sayfa 19
Günyadın günün pasajı: Akif Emre - Çizgisiz Defter (Büyüyen Ay, s.130-131) Üsküp’e her gelişimde sanki ilk defa görüyormuş gibi benzer duygulara kapılırım. Yahya Kemal’in bu muhteşem Osmanlı şehrini Bursa’nın Şardağı’ndaki kardeşi saydığı şiirini hiç okumamış olsanız da benzer duygulara kapılırsınız. Bunca zaman sonra yaşanan acılara,
youtu.be/QwlrUQcRzrs On üç yaşımdan beri hiç ağlamadım... Üsküp çarşısı camiisinin önünde Annem "Erkekler ağlamaz" dediğinden beri "Erkeklerin ağlamaya hakkı yok" dediğinden beri... Ama Allah'ım yalvarıyorum sana ne olur Bugün havayı karart, Saraybosna'ya yağmur yağsın Bütün hüznümü gözyaşlarımı saklayabileyim ne olur Yağmur'un bana Başçarşı'ya kadar eşlik etsin Allah'ım semanın örtüsüyle ört ki beni Kimse görmesin, yüzümdeki hicranı Eğer bir soran olursa gözyaşlarımı Sarayevo kubbelerinden düşen yağmurdur diyeyim Benim hüznüm bana kalsın Dostlarım, düşmanlarım gözyaşlarımı görmesin Biliyorum anne, erkeklerin ağlamadığını Yağmur Allah'ın rahmeti ve o rahmet bugün benimle...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.