Ona ünlü yazarın sevdiği kadına '' gitme kal'' deyişini anlatacaktım.Hani ona veda etmeye hazırlanan kadına dönerek; '' Bir roman yazdım.Kadın ve erkek birbirlerini çok sevmektedir.Sonu nasıl bitsin? '' diye sorar ya... Kadın hiç beklemediği bu soru karşısında şaşkınlıktan ve sevinçten donakalır.Yanıtı Dostoyevski'nin boynuna sarılmak olur.İşte ben de onu söyleyecektim ona...
Olmadı..Sonra? ...
Şimdi ben bunca şiiri
Yazdım da ayrılıklar mı bitti.
Kim eşiğinden çıktı da dışarı
Ben yalnızım, bunaldım
Ne olur bir ses
Diye birini ünledi...
Bütün Mevsimler Güz
Bir keresinde bir şey dinlemiştim göğsüme saplanmıştı, bir keresinde bir şey okumuştum bir bıçağın ucu gibiydi, bir keresinde birine gerçekten bakmayı denemiştim gözüm kanamıştı ve bir keresinde aynaya bakmayı başarmıştım.O gün bugün hepsi kovalar beni. Sonunda bıraktım kaçmayı... Anladım kaçacak bir yer olmadığını dahası kaçılacak da bir şey. korkunun kendisiydi korktuğum, kaçtığım şeyse kaçmanın kendisi. " Aynadan kırık bir parça uzatsam okura, bakar mı acaba, eli kesilir mi?" demeyi de bıraktım. Kimisi eldiven taksın, kimi kanamayı denesin, kimi kaçıp kendinden kurtulsun.